ÇALIŞTAY RAPORU

GİRİŞ

Temsili demokrasi, toplumun kendini temsil etmede kullandığı en meşru araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Toplumun yarısını oluşturan kadınların ve kadın odaklı çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşlarının demokrasiye olan katkısı bu çalıştayın ana çıkış noktasını oluşturmaktadır.

Kadınların demokrasi adına verdikleri mücadele tarihte belli noktalardan karşımıza çıkmaktadır. Temsil için oy hakkına sahip olma serüveni ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir.

Demokrasi işlevsel olarak sandıkla birlikle kadınların hayatına girmiş olsa da, küreselleşme, kitle-iletişim araçları, bilgi çağı ile daha fazla eğitim, istihdam ve sosyal hayat içerisinde yer alan kadının demokrasi ile ilişkisi de sandıktan öteye taşınmış, ekonomide, karar alma mekanizmalarında, kamusal ve özel alanda daha fazla ilişki içerisinde olmaya başlamıştır.

Yasalarda var olan eşitlik ilkesi fiilen uygulanamamakta ve bu durum kadınları, eşitlik söyleminin yanı sıra adalet söylemine yönlendirmektedir.

Değişen dünya düzeniyle birlikte, gönüllülük esaslı hizmet veren kadın odaklı sivil toplum kuruluşlarının artması, kadınlara yönelik söylem çalışmalarının geniş kitlelere ulaşmasının ve bununla birlikte demokrasinin kadınların lehine işlemesinin önünü açmıştır.

Gün geçtikçe STK’lar, demokratik değerlerin savunulması, temsil oranı az olan grupların güçlendirilmesi ve katılımcı demokrasinin sağlanması gibi roller üstlenmektedir. Yani STK’lar devlet ve insanlar arasında bir arabuluculuk yaparak, toplumun içinde yer alan aktörler arasında köprüler kurarak, bir demokrasi kültürünün oluşmasını sağlamaktadır.

Bu çalıştay, demokrasi ve sivil toplumun önemini vurgulayan, çeşitli STK’ların, akademisyenlerin, araştırmacı-gazeteci yazarların, sosyologların, psikologların, avukatların ve alanında uzman kişilerin katılım gösterdiği bir çalıştaydır.

Çalıştayımız 6 oturumdan oluşmaktadır.

Birinci oturumda kadının sosyal, kültürel ve siyasal hayattaki temsil oranları ele alınmıştır. İkinci oturumda, demokrasinin önündeki engellerden biri olan toplumsal cinsiyet adaletsizliği konusu irdelenmiştir. Üçüncü oturumda, kadın odaklı stk’lar ve medya ilişkisi tartışılmıştır. Dördüncü oturumda, stk’lar ve kurumlar arası işbirliğinin önemi ve güçlendirilmesi üzerinde durulmuştur. Beşinci oturumda, kadın haklarının gelişmesinde ve kadına yönelik sosyal projelerde STK ’ların kapasitesini geliştirme konusu ele alınmıştır. Altıncı ve son oturumda ise, kadın-aile ve demokrasi ilişkisi üzerinde konuşulmuştur.

BİRİNCİ OTURUM: KADININ SOSYAL, KÜLTÜREL, EKONOMİK VE SİYASAL HAYATTAKİ TEMSİL ORANLARI

Bu konu başlığı kapsamında, Kadem üyeleri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde görev yapan kişiler, avukatlar, belediye meclis üyesi adayları, siyaset sahnesinde rol alan kanaat önderleri, ekonomistler, sivil toplum kuruluşları temsilcileri tartışmışlar ve çözüm önerileri geliştirmişlerdir.

Günümüzde kadınların, sosyal, kültürel ve siyasal hayattaki temsil oranları oldukça düşüktür. Sadece ülkemizde değil Dünyanın büyük bir kısmında, kadınlar hane içinde, geniş ailede, mahallesinde ve toplumlarında karar alma süreçlerine erkeklere oranla daha az katılım sağlamaktadır. Kadından beklenen seçmen olarak bir grubu ya da örgütü destekleyerek pasif katılım örnekleri göstermeleri değil, aktif katılım sağlamalarıdır. Oysa en alt basamaktan en üst basamağa kadar kadınlar siyasette yetersiz temsil edilmektedir. Kısacası kadınlar, siyasal temsil mücadelelerine rağmen hala dünyada en yaygın olarak eksik temsil edilen toplumsal grup olmaya devam etmektedir. Kadınların siyasal yaşam ve karar alma mekanizmalarında eksik temsil sorunu, dünyada genel olarak cinsiyetler arasında var olan adaletsizliğin temel bir göstergesi niteliğindedir. Oysa karar alma süreçlerine eşit katılım kadının statüsünün geliştirilmesinin de gerekli koşuludur.

Kadınların siyasal katılımlarını arttırmada yerel düzeyde yapılacak çalışmalar son derece önem taşımaktadır. Çünkü siyasal katılımın ilk basamağını yerel düzeyde yapılacak çalışmalar ve yerel yönetimler oluşturmaktadır.

İKİNCİ OTURUM: DEMOKRASİNİN ÖNÜNDEKİ ENGEL:

TOPLUMSAL CİNSİYET ADALETSİZLİĞİ

Bu konu başlığı altında konu ile ilgilenen Kadem üyeleri, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında görev alan alanında uzman kişiler, sosyologlar, psikologlar, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, eğitimciler tartışmış, çözüm önerileri sunmuşlardır.

Haklara ve fırsatlara ulaşmada adil olmayı esas aldığımızda cinsiyet eşitsizliği kavramının yerine cinsiyet adaletsizliği kavramının kullanılması ve bu kavramın toplumsal sahiplenme ve kabullenmeyi artıracağı kanaatine varılmıştır.

Toplumsal cinsiyet adaletsizliklerinin aşılmasında karşılaşılan en önemli sorun cinsiyet adaletsizliği örüntülerinin zaman içinde yeniden üretimidir. Bunun en önemli nedenlerinden biri sosyal norm ve zamanın bir noktasında belli bir amaca hizmet etmiş olan ama artık hiç bir faydası kalmamış yanlış geleneklerin çok yavaş değişmesi ve ailede gelişen olayları etkileme gücünden kaynaklanmaktadır. Kadınlar ve erkekler, bu sosyal norm ve gelenekleri sadece kendilerinin değil, sosyalleşme süreci içinde çocuklarının da beklentilerini, davranışlarını ve tercihlerini etkileyecek şekilde içselleştirerek onlara aktarmaktadır.

Cinsiyet eşitsizliklerinin sonraki kuşaklarda yeniden üretimine 2012 Dünya Kalkınma Raporunda da değinilmekte ve bu durum “cinsiyet eşitsizliği tuzakları” olarak adlandırılmaktadır. Bu tuzaklardan ise en çok kadınlarında içinde bulunduğu kırılgan grupların etkilendiği belirtilmektedir.

Eşitliğin her zaman adaleti sağlamadığı düşünüldüğünde, demokrasinin argümanlarıyla örtüşmeyen cinsiyet adaletsizliğinin önüne geçilmesi için yeni politikalar üretilmeli ve tüm dünyada tartışılan cinsiyet eşitliği kavramının yerine cinsiyet adaleti kavramı topluma benimsetilmelidir

ÜÇÜNCÜ OTURUM: KADIN ODAKLI STK’LAR VE MEDYA İLİŞKİSİ

Medya günümüz siyasal kamusal alanın kuruluşunda ve sürdürülmesinde geçmişten günümüze önemli bir rol üstlenmiştir. Son yıllarda belli bir tema etrafında örgütlenen kuruluşların sayıları gittikçe artmaktadır. Siyasal ve toplumsal hayatın vazgeçilmez unsurları olarak karşımıza çıkan sivil toplum kuruluşları da, sayıları gittikçe artan, faaliyetleriyle siyasal ve toplumsal hayatın vazgeçilmez unsurları haline gelmiştir. Medya giderek artan ölçüde sivil toplum kuruluşları için topluma ulaşmalarını sağlayan bir kanal aracılığı görmektedir.

DÖRDÜNCÜ OTURUM: STK’LAR VE KURUMLAR ARASI İŞBİRLİĞİNİN ÖNEMİ VE GÜÇLENDİRİLMESİ

Kadın odaklı çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşlarının sayılarının artması, demokrasi ve kadın ilişkisine yapılan vurguyu artırmaktadır. Fakat bazı durumlarda sivil toplum kuruluşları tek başlarına yeterli olamamaktadır. Bu yüzden sivil toplum kuruluşlarının kurumlar ile işbirliği yapması büyük önem arz etmektedir. Ülkemizde kadın çalışmaları yürüten stk’lar, üniversiteler, kamu sektörü vb alanlar arasında bir koordinasyon sorunu mevcuttur. Bu sorunun düzeltilmesi ve işbirliğinin sağlanması, hem faaliyetlerin duyurusu açısından hem de daha verimli çalışmaların daha kalabalık kitlelere ulaşması açısından önemli bir yere sahiptir.

BEŞİNCİ OTURUM: KADIN HAKLARININ GELİŞMESİNDE VE KADINA YÖNELİK SOSYAL PROJELERDE STK’LARIN KAPASİTESİNİ GELİŞTİRME

Sivil toplum, demokrasi tartışmalarının neredeyse vazgeçilmezi haline gelmiştir. Bu nedenle sivil toplum kuruluşlarının demokrasinin işleyişine katkı sağlayan fonksiyonlarını yerine getirirken karşılaştıklarını belirttikleri yapısal ve prosedürel sıkıntıları gidermek önemlidir. Dernekler, vakıflar, sivil topluluklar gibi gönüllülük esasına göre örgütlenen kuruluşların devlet-dışı alanlardaki varlıklarının ve etkinliklerinin son derece yetersiz oluşu, Türkiye’de güçlü bir sivil toplumun bulunmadığı konusundaki yargıları desteklemektedir. STK’ların sorunları arasında akla ilk gelenler katılım ve kitleselleşme, demokratik kurumsallaşma, işleyiş, fon/kaynak yaratma, içerik geliştirme, işbirliği geliştirme, iletişim ve görünürlük gibi konuları içermektedir.

ALTINCI OTURUM: KADIN, AİLE VE DEMOKRASİ

Demokrasi bilincinin ilk önce ailede başladığı yadsınamaz bir gerçektir. Bu nedenle aile birimini oluşturan kadın ve erkeğe çocuk yetiştirme konusunda ciddi sorumluluklar düşmektedir. Çocuklar büyürken anne babanın sözlerini değil davranışlarını taklit ederler. Toplumdan alacakları rolleri de bu taklitlerden yola çıkarak oluştururlar. Yani uç örnekler üzerinden değerlendirirsek; şiddete başvuran babanın çocuğunun büyüdüğünde şiddete başvurma olasılığı yüksektir. Kocasıyla sürekli münakaşa eden çekişmeyi hakkını savunmak olarak yaşayan bir annenin çocuğu büyüdüğünde aynı yöntemi kullanabilmektedir. Yani ömrünü hak savunması ile geçirecektir. Bu sebeple çocukların anne ve babayı rol model aldıkları unutulmamalıdır.

— ÖNERİLER —

1 Siyasal hayattaki katılımın artırılması için kota ve fermuar sistemi şu an için gerekli bir uygulama olmalıdır.
2 Kadınların seçilmesi yeterli değil aynı zamanda karar mekanizmalarında da yer almalarının sağlanması ve görüşlerinin, projelerinin değerlendirilmesinin sağlanması için STK’lar lobicilik faaliyetleriyle baskı grupları oluşturmalıdır.
3 Kadınlarla ilgili eğitimler sadece kadınlara değil, erkeklere de verilmelidir.
4 Okul çağındaki çocuklara demokrasi bilinci verilmeli ve buna yönelik çalışmalar eğitim-öğretim müfredatına yerleştirilmelidir.
5 Kadının toplumsal alanlarda yer alabilmesi için ve geleneksel rollerin kadına yüklediği sorumlulukların hafifletilmesi için esnek çalışma modeli oluşturulmalı, kreş ve etüt merkezleri yaygınlaştırılmalıdır.
6 Aile içi rol paylaşımının yetişen yeni nesillere de öğretilmesi gerektiği için devletin bu alanda yaptığı çalışmalar topluma duyurulmalı ve uygulanabilir hale getirilmelidir.
7 Yaşamın erken evresinde yapılacak müdahaleler önleyici olması nedeniyle Toplumsal cinsiyet adaletsizliğinin giderilmesi konusunda devlet tarafından alınan tedbirlere ek olarak yapılacak çalışmalar, oluşturulan stratejilerin, kamu, medya gibi kurumlar aracılığı ile toplumun her kesiminin çalışması sağlanmalıdır.
8 Cinsiyet adaleti ile ilgili, Aile içi, anne-baba eğitimlerinin yanı sıra STK’lara ve toplumsal kanaat önderlerine de eğitimler verilmelidir.
9 Sosyo-ekonomik düzeyi düşük ailelerin çocukları için rol model olabilecek gençlerle irtibat kurmayı sağlayacak çalışmalar yapmalıdır. Üniversite öğrencilerinden bu çalışmalarda faydalanılmalıdır.
10 STK’lar kadınların yükünü azaltacak faaliyetlerde bulunmalıdır.
11 Kreşler, etüt evleri vb faaliyet alanlarının sayıları artırılmalıdır.
12 Kadın ve erkekler, aile içinde görevleri paylaşmak konusunda bilinçlendirme eğitimlerine alınmalıdır.
13 Çocukların babalarıyla kaliteli vakit geçirmesi gerektiği gerçeği babalara anlatılmalıdır.
14 STK’lar kadınlara tanınan hakları, imkânları kullanmaları konusunda kadınları bilinçlendirecek eğitimler verilmeli, eğitim seferberliği başlatılmalıdır.
15 Belirli konularda uzmanlaşmış STK’lar ve kadın grupları birbirleriyle uzlaştırılmalı ve bir çatı altında birleştirilmeli ve bu çatı medya ile ilişkilendirilmelidir.
16 Kadın odakla çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları kendi bünyelerinde basın komisyonları oluşturmalıdır.
17 Kadın odaklı STK’lar sadece kadın sorunlarına değil toplumu ilgilendiren diğer konularda da inisiyatif alabilmelidir.
18 STK’lar kadının medyada cinsel meta olarak kullanılmasını kınamalı ve bu tarz olaylara tepki vermeli, kampanyalar, bildiriler yayınlamalıdır.
19 Geleceğin profesyonellerine temiz medya dili konusunda bilgi verilmelidir.
20 Medyada kadının nasıl işlendiği ile ilgili (zayıf, hırslı, iyi, kötü) akademik bir çalışma yapılmalı ve sonuçları STK’lar ve ilgili kamu kurumları ile analiz edilmelidir.
21 Toplumsal alanda ve medyada yankı bulan nefret söylemleri ödüllendirilmemelidir.
22 Sosyal medya aracılığı ile duyurusu yapılan eğitim programları televizyon ve yayın organlarında da tanıtılmalıdır.
23 Şikayetlere karşı anında tepki kaydeden bir ölçüm ortamı oluşturulmalıdır.
24 Kadın konusunda birbirini tekrar eden çalışmalar var ve çalışan birimler arasındaki koordinasyon sorunu giderilmeli, iletişim sıkıntısı ortadan kaldırılmalıdır.
25 Üniversitelerin kadın araştırma merkezleri daha aktif çalışmalı ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapmalıdır.
26 Kadın çalışmaları ana bilim dalı sayısı artırılmalıdır.
27 Bilimsel çalışmalar için bir kanal açabilecek hakemli bir kadın araştırmaları dergisi çıkartılmalıdır.
28 STK’lar ile kamu sektörü arasındaki bürokrasi azaltılmalıdır.
29 Sosyal sorumluluk dersleri orta öğretim ve yükseköğretimde zorunlu hale getirilmelidir.
30 Gönüllülük esaslı faaliyetlerin sayısı artırılmalıdır.
31 Özel sektör, kamu sektörü, STK arasındaki işbirlikleri güçlendirilmelidir.
32 STK’ların devletin ulaşamadığı noktalara girerek birebir bireylere ulaşması ve etkilemesi mümkündür. Bu nedenle ulusal iş birliklerini sağlaması için paydaşlarla (özel sektör temsilcileri, yerel idareler, üniversiteler) koordineli çalışılmalıdır.
33 Stk’ların ürettiği projeler kamuoyu ile paylaşılmalı ve farkındalık oluşturulmalıdır.
34 Örgütlenme ve proje üretme ile ilgili kapasite artırma çalışmaları yapılmalıdır.
35 STK’ların belediyelerle birlikte proje üretme sıkıntıları ortadan kaldırılmalıdır.
36 Kadın STK’ların kadına yönelik ürettiği projeler ve sonuçlarından politikalar oluşturulmalıdır. Bunun sonucunda kamuoyunda algının artmasını sağlanmalıdır.
37 Milli eğitim müfredatında gönüllülüğün işlenmesi gereklidir.(Örneğin; bir bireyin, yurt dışında lise diploması almak için 500 saat gönüllü çalışması yapması şartı isteniyor) Bu konu hakkında yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
38 Toplumsal örgütlenmenin nasıl olacağı konusunda sivil toplum kuruluşlarına eğitim verilmelidir.
39 Aile içi ilişkilerde adalet ve fırsat eşitliği olmalıdır.
40 Aile içinde çocuklara eşit eğitim fırsatı verilmelidir.
41 Çocukların yetiştirilmesinde anne ve baba birlikte ve eşit sorumluluk almalıdır.
42 Aile içi bireyler alınacak kararlarda eşit söz hakkına sahip olmalıdır.
43 Çocukların yetişme döneminde anne ve baba için esnek çalışma modelleri geliştirilmelidir.
44 Ebeveynlerin çalışma ortamlarında çocukların gidebileceği kreşler bulunmalıdır.
45 Aile içi demokrasinin iyi gelişmesi için eğitime evlilik öncesinde başlanmalıdır.
46 Aile içi demokrasinin önündeki en büyük engel aile içi şiddettir. Fakat aile içi şiddet gündeme getirilirken şiddet vurgusu yerine iyi iletişim ön plana çıkartılmalıdır.
47 Ebeveynlere aile içi şiddeti önleyici eğitimler yapılmalıdır.(Askeriye, diyanet, okullar )Şiddetle mücadele konusunda; askeriye, diyanet, okul, kolluk kuvvetleri gibi kurumlar bilgilendirilmelidir.
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Kadın ve Demokrasi Derneği öncülüğünde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının desteğiyle düzenlenen ‘Demokrasi Bağlamında Kadın Stk’ların Rolü’ temalı çalıştay, demokraside kadın odaklı çalışmalar yürüten stk’ların demokrasiye olan katkılarını vurgulayan ve gelecekte kadınların sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal statülerinin gelişmesini konu alan ve bu alanda ne gibi stratejiler geliştirilebileceği üzerine önemli önerilerin yer aldığı bir çalıştay niteliği kazanmıştır.

6 oturumdan oluşan çalıştayda konuyla ilgili çeşitli görüşlere yer verilmiş ve birçok çözüm önerileri sunulmuştur.

Dünyada ve ülkemizde kalıplaşan ön yargılar ve değerler nedeniyle, demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan kadınlar karar alma mekanizmalarında yeterince söz sahibi olamamakta ve bu da cinsiyet adaletsizliği kavramını beraberinde getirmektedir.

Demokrasinin önünde bir engel olarak görülen bu cinsiyet adaletsizliğinin önünü açmada kadın odaklı çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşlarına önemli roller düşmektedir. Fakat tek başına yeterli olamayan kadın stk’ların devletten ve ilgili bakanlıklardan konuyla ilgili destek almaları, diğer kadın stk’lar ve kurumlar ile işbirliği içinde olmaları veya işbirliğini güçlendirmeleri öncelikli bir koşul olarak görülmektedir.

Kadın stk’lar, kadınlarla daha yakın ilişkiler kurabilen, toplumun en üst kesiminden en alt kesimine kadar inen ilişkiler ağına aktif katılabilen,  kadınların sosyo-kültürel, ekonomik ve siyasal haklarını savunma ve geliştirme yönünde faaliyetler gösteren gönüllü kuruluşlardır.

Son yıllarda tüm dünyada ortaya çıkan stk’ların önemi ve demokrasiye olan katkısı göz önüne alındığında, kadınlarla ilgili çalışmaların daha sağlıklı bir şekilde yürütülmesi için kadın stk’ların kapasitesinin geliştirilmesi de gerekmektedir. Yine bu konuda da devletin kadın stk’ların ürettiği projeleri desteklemesi önemli bir adım oluşturacaktır.

Kadın ve Demokrasi Derneği, genelde insan hakları özelde kadın haklarından hareketle,  kadının erkeği erkeğin kadını tamamladığı cinsiyet adaletine inanan, geçmişin tek tip kadın anlayışına karşı farklılıkların kadını ve demokrasiyi zenginleştirdiğini benimseyen, ailenin birlikteliğini önceleyen, kadın ve erkeğin mevcut fırsatlara ve olanaklara eşit oranda sahip olması gerektiğini savunan, demokratik mekanizmaları kullanarak; siyasal, sosyal, ekonomik sürdürülebilir kalkınmada kadının temsil oranını artırmayı hedefleyen, bir sivil toplum kuruluşudur.

Kadın ve Demokrasi Derneği olarak misyonumuz ve vizyonumuz doğrultusunda kadınlarla ilgili faaliyetlerimize devam edeceğimizi, demokrasinin her yerde ve her zaman tecelli etmesi adına çalışmalar yapacağımızı kamuoyuna bildirmekten gurur duyuyoruz.

Yazıyı Paylaşın!

Son Haberler

Bültenimize Abone Olun!

Bizi Takip Edin

Go to Top