Kadın ve Demokrasi Derneği olarak, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın işbirliğinde 24-25 Kasım’da İstanbul’da “Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi” gerçekleştirilmiştir.

24 Kasım’da Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin açılış töreni, başta Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, zirveye ev sahipliği yapan KADEM Kurucu Başkanı Sayın Sare Aydın  ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Ayşenur İslam’ın, ayrıca Birleşmiş Milletler Avrupa ve Orta Asya Bölge Direktörü ve Birleşmiş Milletler Türkiye Bölge Temsilcisi Sayın Ingibjorg Gisladottir’in açılış konuşmalarıyla başlamıştır.

Açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, kadınların hak mücadelesinde de Türkiye’nin yeni açılımlar yapması, yeni yaklaşımları gündeme getirmesinin hayati derecede önem arz ettiğini, bu nedenle KADEM’e bu alanda çok farklı bir görev düştüğünü dile getirerek,

“Yaklaşık 1,5 yıllık bir geçmişi olmasına rağmen ses getiren, uyaran ve uyandıran çok sayıda faaliyete başarıyla imza attı. KADEM mevcut diğer STK’lara nazaran alternatif fikirleri ile duruşu ile farkını net bir şekilde ortaya koydu. Bu fikrini masada ortaya koymak başka birşey hizmetle ortaya koymak başka birşey bir de toplum içerisinde gerilimler meydana getirmek suriteyile sesimi duyurabilir miyim demek başka birşey. Aslolan önce dinlemek sonra da dinletebilmek. KADEM çok yeni bir dernek olmasına rağmen kısa zamanda iyi bir konuma yükseldi. Kadın sorunlarının hep ulusal hem uluslararası düzeyde altını çiziyorum adalet kavramı ile birlikte ele almasını şahsen çok önemsediğimi ifade etmekte fayda var. Modern dünyada insana ve insanlığa ilişkin her meselenin ele alındığını biliyoruz ama sorunlara karşı bütüncül acil bir yaklaşım ortaya konamadığını üzülerek müşahade ediyoruz.”  şeklinde konuşmuştur.

Kadın meselelerinin çözümünde yegane başvurulacak yolun adalet olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kadınların karşı karşıya kaldığı sorunların çözümünde yegane başvurulacak yol adalettir. Adalet bambaşka birşeydir. Hukuk ve yasalar başkadır. Eşitlik başkadır. Bazıları hukuk ile yasayı karıştırıyor. Ya hukuk başka birşey yasa başka birşeydir. Ben hukuk arıyorum yasa benim için önemli değil. Hakkımı arıyorum, adil yöneticiler adil yargıçlar arıyorum. Bunlar olduğu zaman o ülkede huzuru bulursunuz. Yoksa bulamazsınız. İstediğiniz kadar Cumhurbaşkanı olun Başbakan olun. Eğer adil yargıçlar yoksa durumunuz felakettir. Elbette eşitlik olacak haklar hukukla korunacak eğer yasa hukuka uygunsa değerlidir. Eğer yasa hukuka uygun değilse hiçbir değeri yoktur. Eşitlik olsa bile yasa eğer hukuka uygun değilse, adalet yoksa, sorunlara gerçek çözümler üretilemez haklar sahiplerine teslim edilemez. Hukuk, şimdi onu düzenli adil bir yasa olarak tanımlayalım, otorite tarafından yapılır, hukuka uygun olarak. Ama adalet, hakikat duygusundan yola çıkar ve gerçek vicdanlar tarafından yapılırsa netice alırız. Karşı karşıya kaldığımız her meseleyi adalet ve vicdan terazisinde tartmak zorundayız. Eşitlik kavramını hukuk kavramını adaletin ve vicdanın üzerine inşaa etmek zorundayız.” diyerek konuşmalarına devam etmiştir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, köklü devlet geleneğimizde yer alan ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ ilkesinden hareketle, insanın yaşamasının adaletle mümkün olacağını, aslolanın kadının adalet karşısındaki eşitliği olduğunu ve bunun  da ancak adaletle yerine getirilmesi gerektiğini vurgulamıştır.

Bugün kadınların hak mücadelesinin belli kalıplara, kavramlara ve söylemlere hapsolduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte Türkiye, farklı bakış açısıyla adalet, vicdan, samimiyet gibi kavram ve duyguları işin içine katarak farklı bir söylem ve eylem biçimini pek hala gündeme taşıyabilir. İthal kavram ve eylemlerin yerine Türkiye kendi özgün mücadele biçimini inşa edebilir. KADEM, benzeri sivil toplum örgütleri yapacakları, yapacakları cesur çalışmalarla bir yandan inşallah Türkiye’de kadınların maruz kaldığı sorunların üzerine giderken, bir yandan da küresel bir kadın hareketinin çerçevesini oluşturabilir. Açıkçası KADEM’in bunu başarıyla yaptığını görüyor ve umutlanıyorum, umudum atıyor. Filistinli kadınların maruz kaldığı insanlık dışı muameleyi samimiyetle dile getirmek küresel bir farklılık demektir. Mısırlı, Suriyeli, Iraklı kadınların maruz kaldığı insanlık dışı muameleyi cesaretle dile getirmek küresel ölçekte farklı bir duruş demektir.” şeklinde konuşmuştur.

“Yapacağınız her çalışma siyasetin ve idarenin ilgi alanına girecektir” diyerek adalet kavramıyla kadın sorunlarına yaklaşmanın daha başından farklı bir tavır olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan,  “KADEM’in tüm mensuplarından, yöneticilerinden benim özel bir ricam var. Bu duruş asla sarsılmamalıdır. Bu tavır asla geri adım atmamalıdır. Yapılan eleştiriler KADEM’in haklı ve adalet arayan duruşunu hiç bozmamalıdır. Sizler cesur olmalısınız, adam ol diyorsunuz ya… Sizler öz güven sahibi olacaksınız. Sizler bu konuda dünyaya söyleyecek sözünüz olduğunu, bölge ülkelerinin kadınları adına söyleyecek sözünüz olduğunu hiç unutmayacaksınız. Batı’daki kadına da Doğu’daki kadına da aynı anda söz söyleyebilecek bir dile ve birikime inanın sizler sahipsiniz, hiç şüphem yok. Aynı anda bir meta olarak, medyada istismar vasıtası olarak kullanılan kadının da Filistin’de, Suriye’de zulüm gören kadının hakkını da dile getirecek olan inanın sizlersiniz. Sizler, yine altını çizerek ifade ediyorum, sadece Türkiye’nin kadınları değil, bölgenin tüm mazlum, mağdur kadınları için umutsunuz, umut ışığısınız, adalet ışığısınız.” diyerek sözlerine son vermiştir.

KADEM Kadın ve Demokrasi Derneği Kurucu Başkanı Sayın Sare Aydın, açılış töreninde yaptığı konuşmada, kadının ilerlemesinin toplumsal adaletin bir şartı olmakla birlikte sadece bir kadın meselesi olmadığını, daha insan hakları merkezli, yaşanabilir bir dünya için, kadının etkinlik alanının güçlendirilmesi, eğitim, istihdam, sağlık, siyaset, hukuk vb. alanlarda fırsat ve olanaklardan eşit, adil bir biçimde yararlanmasının son derece önemli olduğunu belirtmiştir. Aydın, “Medeniyetler, şehirler devletler kadın ve erkekle doğmuş ve hayat onlarla devam etmiştir. Ancak kadının aklında yer bulmamış, yüreğine değmemiş hiçbir olay ve gelişme, tarihte kendine ne yer bulmuş,  ne de iz bırakmıştır. Dünya değişmekte, yaşam biçimleri çeşitlenmekte,  tarih hiç durmaksızın bu hareketliliği yazmaktadır,   bu değişim hiç kuşkusuz erkek ve kadın eli ile yapılmaktadır. Kadın ve erkek,  birey olarak ele alındığında, yaşamı devam ettirmek için birbirini tamamlayan bir bütün olarak karşımıza çıkarlar, bu bütünlük referansını manevi değerlerden, aile olmaktan ve kültürden alır.  İşte tam da bu nedenle bir sivil toplum örgütü olarak meseleye salt kadın ve cinsiyet odaklı değil,  insan olmak ve insan hakları kapsamında baktığımızı ifade etmek isterim. Demokratik ve sosyal açıdan kalkınmanın temel şartı olan dayanışma,  öncelikle erkekler ve kadınlar arasında sağlanmalıdır. Ancak,  çok üzülerek ifade etmeliyim ki kadın, kendini sistemin ve beşeri düzenin tek unsuru olarak gören ataerkil bakıştan ve bu ruhtan beslenen kültürel kodlardan kurtulamamaktadır.    Toplumsal rollerin daha adil dağıtıldığı, tamamıyla insan hakları ve hakkaniyet eksenli cinsiyet adaletinin sağlanması, sağlıklı kişiliklerin yetiştiği bir toplumun ve ailenin olmazsa olmazlarındadır ” şeklinde konuşmuştur.

KADEM’in kadınlar tarafından verilen hak mücadelesinin farkında bir sivil toplum örgütü olduğunu belirten Sare Aydın, “Toplumsal cinsiyet adaletine uymayan düzene, müdahaleyi eşitlik üzerinden götüren feminizm ve çeşitli fikirsel okumalar günümüzde de devam etmektedir, dünyanın birçok yerinde yasalar önünde gerçekleşen kadın –erkek eşitliği, ne yazık ki sosyo-kültürel siyasal ve ekonomik alanda adalet açısından yeterli bir değişim ve sonuç sağlayamamıştır. Kadınlar tarafından verilen bu önemli hak mücadelesinin farkında bir sivil toplum örgütü olarak, geldiğimiz noktada esas olanın, cinsler arasındaki eşitlikle değil,  toplumsal cinsiyet adaleti ile mümkün olduğunu görmekteyiz” diyerek, Zirve’deki oturumların da fikir açısından ana teması olan “Adalet”in; geleneksel olarak toplum tarafından kadına ve erkeğe yüklenen rollerin, zamanın ruhuna uygun, hakkaniyet çerçevesinde yeniden tanımlanması ve algılanmasıyla gerçekleşeceği kanaatinde olduklarını belirtmiştir.

Buradan hareketle, her toplumun kendi gerçekliğinden beslenen, kültürel kimliklerin ve ahlaki değerlerin törpülenmeden muhafaza edildiği, ortak bir dilin oluşturulması ve toplumda var olagelen yerleşik pratiklerin sorgulanması için yeni bir alanın tartışılmaya açılmasının  son derece elzem olduğunu söyleyen Aydın, zirve vesilesiyle müzakereye açılan  toplumsal cinsiyet adaletinin tesisi, yalnızca sivil toplum eliyle gerçekleşemeyeceğini, bilhassa, devletin, hükümetlerin, parlamentoların, bürokrasinin, seçilmişlerin ve atanmışların göstereceği  hassasiyet son derece önemli olduğunu vurgulamıştır.

KADEM’in önemle üzerinde durduğu bir diğer konunun da “Şiddet” olduğunu ifade eden Aydın, kadına karşı şiddetle mücadelede,  toplumsal farkındalığı arttırmak amacıyla, geçtiğimiz sene büyük ilgi gören,  “ERKEKSEN ÖFKENİ YEN” kampanyasına,  bu sene de “ÖNCE ADAM OL” kampanyasıyla devam ettiklerini belirterek, “Ne yazık ki Şiddetin en yoğun yaşandığı yer,   koruma,  sevgi ve güven ortamını bulmayı umduğumuz aile kurumudur. Maalesef şiddet,  her geçen gün aile kurumunun varlığını ve bütünlüğünü tehdit eden bir olgu olarak karşımıza çıkar. Erkek, kadın demeden, doğu, batı kültürlerini hedef göstermeden bütün dünyada yaşanmakta olan aile içi şiddet,  nasıl insan onuruna aykırı ise,  olanı biteni görmezden ve bilmezden gelmek de insan haysiyetine ve onuruna, o kadar aykırıdır. İnsanlık onurumuzu korumak adına şiddetin karşısında durmak zorundayız.  Bu meseleyle mücadele etmek ve çözüm yollarını da üretmek zorundayız. Bir sayısal veriyi paylaşmak istiyorum,  dünya’da her dört kadından biri şiddete uğramakta ve bunun en ağır bedelini bedeniyle, yaralanmış ruhuyla ödemektedir.  Bu nedenle, kadına yapılan her türlü haksızlığa ve şiddete “dur” demek bütün insanlığın vazifesi olmalıdır.”  şeklinde konuşmuştur.

Zirvenin açılış töreninin ardından, KADEM Başkanı Sayın Sare Aydın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hediye takdiminde bulunmuştur.

Öğle yemeğinin ardından düzenlenen “Bakanlar Düzeyinde müzakere Oturumu”na başta Türkiye Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Ayşenur İslam olmak üzere, Azebaycan, Filistin, KKTC, Pakistan, Somali, Ürdün’den bakan ve bakan düzeyinde  katılım gerçekleştirilerek, devletlerin hususi olarak uyguladıkları kadın politikları üzerine etkin bir müzakere alanı açılmıştır.  Ayrıca, Birleşmiş Milletler Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadının Güçlendirilmesi Birimi ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi uluslararası örgütlerin temsilcileri zirveye katılım göstermiş ve bilgi paylaşımında bulunulmuştur.

25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nü de içine alan zirvenin ikinci günü, “Karar Mekanizmalarında ve Siyasal Hayata Kadın Katılımında Aşılamayan Engeller, Medyada Tüketim Malzemesi Olarak Kadın ve İstismarı, Çalışma yaşamında Cinsiyete Dayalı Ücret, Görev Dağılımı Adaletsizliği ve Kadın Yoksulluğu, Toplumsal Cinsiyet! Eşitlik mi Adalet mi?, Kültürel Kodlar ve Ötekileştirme Sebebi Olarak Cinsiyet Ayrımcılığı, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Önleyici Sosyal Politikalar, Savaş mağduru Göçmen ve Mülteci Kadınlar, Bir İnsan Hakları İhlali Olarak Kadın Ticareti ve İnsan Kaçakçılığı” başlıkları altında sekiz ayrı oturum gerçekleştirilmiştir.

Zirve’nin ikinci günü gerçekleştirilen oturumlarda, günümüzde kadının giderek artan ve çeşitli alanlarda ve biçimlerde maruz kaldığı cinsiyete dayalı ayrımcılığın, özelde kadına yönelik şiddet ve şiddetle mücadele konusunun ve bir bütün olarak evrensel kadın meselelerinin etraflıca tartışılacağı uluslararası bir platform oluşturulmuştur.  Bu platformda, kadının sosyo-ekonomik ve siyasal kalkınması, tarihsel süreç içinde verdiği özgürlük mücadelesi, statü elde etme kaygısı, fırsatlara eşit olarak erişme çabası, hukuk önünde eşitlik isteği  gibi tarih boyu, dünyanın tüm ülkelerinde kadını ilgilendiren, kadına dair konular, kadın literature çerçevesinde ele alınarak eşitlik ve adalet gibi kavramlarla birlikte tüm boyutlarıyla tartışılmıştır. Zirvede, ulusal ve uluslararası platformlardan dünya çapında bakanlık temsilcileri, CEDAW Komitesi Üyeleri, BM Toplumsal Cinsiyet Eşitliği  ve Kadının Güçlenmesi Birimi yetkili temsilcileri,  kadın meselelerine emek vermiş girişimci, aktivist kadınlar, farklı kültürlere ve birikimlere sahip alanında uzman akademisyenler,  sivil toplum örgütü temsilcileri, Kamu Kurum ve Kurluşları, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Üyeleri, Kadın Milletvekilleri, Partilerin Kadın Kolları Başkanlıkları, özel sektör mensubu davetli konuşmacılar ve kadın kuruluşlarının yetkililerinin de içinde bulunduğu çok sayıda isim katılmıştır. Oturumların ardıdan, moderatörlerin bulunduğu genel bir değerlendirme paneli düzenlenmiştir. Panele müteakip zirvenin sonuç bildirisi sunularak,  zirve sona ermiştir.

“Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi Sonuç Bildirisi” için tıklayınız.

Yazıyı Paylaşın!

Son Haberler

Bültenimize Abone Olun!

Bizi Takip Edin

Go to Top