“28 Şubat Darbesiyle Nasıl Hesaplaşılmalı?” Paneli Yapıldı

KADEM, SETA ve TÜRGEV ortaklığında “28 Şubat Darbesiyle Nasıl Hesaplaşılmalı?” paneli gerçekleştirildi.

28 Şubat 2018, İstanbul

KADEM, SETA ve TÜRGEV ortaklığında gerçekleştirilen Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz, Dr. Esra Albayrak, TÜRGEV Başkanı Dr. Fatmanur Altun, SETA Toplum ve Medya Araştırmaları Direktörü Dr. İsmail Çağlar ve Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Atilla Yayla’nın konuşmacı olarak katıldığı “28 Şubat Darbesiyle Nasıl Hesaplaşılmalı?” paneli gerçekleştirildi.

Panelin moderatörlüğünü yapan KADEM Kurucu Başkanı Doç. Dr. Sare Aydın, 28 Şubat sürecinin unutulmaması gerektiğini, her yıl anılarak gelecek nesillere aktarılması gerektiğini ve bu süreci aktarmanın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak herkesin görevi olduğunu vurguladı. Aydın: “28 Şubat darbesi muhafazakar, dindar, Müslüman kesim üzerinden topluma demokrasi ayarı verilmek iddiasıyla yapıldı. Toplum zihinsel olarak, başörtülüden hakim, öğrenci, öğretmen olmaz söylemleriyle 28 Şubat darbesine hazırlandı.” dedi.

Başkan Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz’ın 28 Şubat süreciyle ilgili yaptığı açılış konuşmasının ardından darbeyle ilgili görüşlerini açıklayan Öğretim Üyesi Prof. Dr Atilla Yayla, 28 Şubat’ın din ve ifade özgürlüğüne, mülk edinmeye, teşebbüse, eğitim ve meslek seçme hakkı gibi birçok alana ciddi ihlaller yaparak büyük mağduriyetler yarattığını ifade etti. Yayla: “28 Şubat ile mücadele etmek zorundayız. 28 Şubat bir simgedir. Askeri müdahaleler ve bunlara yol açan zihniyetle mücadele etmeliyiz. Toplumsal olarak darbeci zihniyeti mahkum etmek, kınamak ve ayıplamak gerekir.” dedi.

“28 Şubat Topyekün Bir Darbedir”

Atilla Yayla’nın söz alan SETA Toplum ve Medya Araştırmaları Direktörü Dr. İsmail Çağlar, 28 Şubat’ın ordu, medya, siyaset, sermaye gibi birçok aktör tarafından gerçekleştirildiği için topyekün bir darbe olduğunu vurguladı. Çağlar: “28 Şubat aktörleri “muhafazakar-dindar kesimler var olduğu müddetçe ‘seküler-laik’ hayat tarzının hayat imkanı olmayacak” korkusunu topluma sattılar. 28 Şubat aktörleri, topluma korku sattılar.” diyerek sürecin korku üzerine kurgulandığını söyledi.

28 Şubat’ı bizzat yaşayan ve mücadele eden TÜRGEV Başkanı Dr. Fatmanur Altun ise o dönem yaşadıklarını anlatarak başladığı konuşmasında, 28 Şubat akabinde hocaların, idarecilerin coşkulu bir şekilde 28 Şubat uygulamalarına girdiğini görünce yaşadığı şaşkınlığı unutamadığını söyledi. Altun: “Türkiye’de, gazetecilik, hariciye ve kültür-sanat alanında işler hep Batı’ya bağlı elitlerin oluşturduğu kast sistemi ile yürütüldü.” diyerek bu kast sistemin 28 Şubat’ın ana aktörlerinden biri olduğunu açıkladı.

28 Şubat’ta Toplumla Uzlaşmayan-Uyuşmayan Bir Şablon Türk Toplumuna Giydirilmeye Çalışıldı

Altun’un ardından son olarak söz alan İslam İşbirliği Teşkilatı Kadın Konseyi Başkanı Dr. Esra Albayrak, 28 Şubat yasakları ile ilk defa lise yıllarında karşılaştığını ve o yıllarda yaşadıklarını bir anne olarak düşündüğünde, o yaşlardaki çocuklara böylesi ağır bir psikolojinin nasıl yüklenebildiğini anlayamadığını söyledi. Albayrak, 28 Şubat sürecinde toplumla uzlaşmayan-uyuşmayan bir şablonun Türk toplumuna giydirilmeye çalışıldığını da vurgulayarak, 28 Şubatçıların, Türkiye’de bir konfor alanına sahip olduklarını açıkladı. Albayrak: “Bu konfor alanını ve bu konfor alanının sağladığı imkânları hep kendi çıkarlarına kullandılar. 28 Şubat sürecinde başörtülü insanların kamuda çalışma, savcı ve hakim olma gibi bir şansları yoktu. Bu meslekleri hayal bile edemezlerdi.” dedi. Albayrak, 28 Şubat sürecinin Türkiye’de makro ve mikro düzeyde etkilerinin olduğunu söyleyerek; “makro düzeyde muhafazakar insanların üniversite okumalarının, kamuda çalışmalarının önünü kapattı. Mikro düzeyde ise -sosyolojik bir araştırma verisi olarak- başörtülü eşi olan erkeklerin birçok ortamda fişlenme korkusu yaşamalarına neden oldu.” dedi.

“28 Şubat Darbesiyle Nasıl Hesaplaşılmalı?” paneli, soru cevap kısmının ardından sona erdi.

Yazıyı Paylaşın!

Son Haberler

Bültenimize Abone Olun!

Bizi Takip Edin

Go to Top