4. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi- 1. Gün

Eski Milli Eğitim Bakanı, Ak Parti Eskişehir Milletvekili, TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Nabi Avcı:

Dijital bağımlılıkla mücadele ediyoruz

KADEM (Kadın ve Demokrasi Derneği) ve T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın düzenlediği, bu sene 4’üncüsü yapılan Kadın ve Adalet Zirvesi başladı. Açılış konuşmalarını T.C. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ve KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Saliha Okur GÜMRÜKÇÜOĞLU’nun yaptığı program, açılışın ardından panellerle devam etti.

“İnsan, İnsanın Gölgesinde Yetişir” başlıklı bir konuşma yapan Eski Milli Eğitim Bakanı ve Ak Parti Eskişehir Milletvekili Prof. Dr. Nabi Avcı, dijitalleşen dünyada insan ilişkilerinin önemine vurgu yaparak, “Teknolojilerle hayatın pek çok alanında bazı işleri daha kolay, daha hızlı, daha etkin yapabilir hale geldik, geliyoruz. Ama bu insanın insanla olan, başka hiçbir şeyle ikame edilemeyecek, yerine başka hiçbir şey konamayacak o fevkalade hususi münasebeti zedeleyemeyecek. Onun yerini alamayacak.” şeklinde konuştu.

Teknoloji bağımlılığının insanlarda oluşturduğu etkiye de dikkat çeken Avcı, şöyle dedi: “Teknolojilerin yaygınlaşmasıyla karşılaştığımız bir bağımlılık türü olan dijital bağımlılık, hepimizi bir şekilde etkisi altına alan bir bağımlılık türü. Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda çalışmaları var. TBMM’deki komisyonumuz 6 ay boyunca çalıştı. Üniversitelerden, konuyla ilgili kurumlardan, STK’lardan, ilgili kamu kuruluşlarından uzmanları davet ederek dinledik. Özellikle, 3 yaş altındaki çocuklar için bu ilginin beyin zarında incelmelere yol açtığını gördük. Bazı bilgisayar oyunlarının gençleri ne tür tehlikeli maceralara sürüklediğini öğrendik. Sonunda bir eylem planı hazırladık. Ancak yaşanan pandemi süreci, yayınladığımız raporun tam aksini insanlara yaşattı. Konunun ehemmiyetine binaen Meclis’te kalıcı ihtisas komisyonu kuruldu. Komisyonun ismi Dijital Mecralar Komisyonu. Bu, mücadelenin devamlı ve başarılı olması için önemli.”

YENİ DİN: DATAİZM

Moderatörlüğünü felsefeci Dr. Esra Kartal Soysal’ın yaptığı “Dijital Çağda İnsan Olmak Ne Anlama Geliyor” panelinde ise konuşmacılar teknolojinin nereye gideceğini, gelecekte yapay zekanın insana olan etkisini tartıştı. Konuşmacılardan Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe Tarihi Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olan Doç. Dr. Ahmet Dağ, “İnsanın Dönüşümü” üzerine hazırladığı konuşmasında, insanın teknoloji ile birlikte özgürleşmediğini, aksine akıl tutulması yaşadığını söyledi. Doç. Dr. Dağ konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Metafiziğin esasları olan ben, hakikat ve ölüm gibi unsurlar dijitalleşmiş dünyada tasfiyeye maruz kalmaktadır. Kendi varoluşundan vazgeçen ve sanalda olmayı bir meziyet zanneden insan, tüm birikimini, yani kültürünü kendi gerçekliğiyle birlikte sanal hale getirmektedir. Gerçekliğin dönüştürüldüğü, teknolojilerin imkanıyla inşa edilen sanal gerçeklik düzleminde insanlık yapay bir gerçeklik oluşturarak varlığını sürdürme gayreti içerisindedir. Yeni nesil insan maneviyatının gerçekleşmesini sağlayan bir ortam olan siber alemde ruhsal keşif ve ruhsal gelişim için bu alemle etkileşim içerisine girmiştir.”

Yapay gündemlerin, ortamların ve kişiliklerin üretildiği sanal alemin insanı gerçeklikten aşırı gerçekliğe sürükleyerek kendine yabancılaştırdığını söyleyen Dağ, asli duygularından, düşünüşlerinden uzaklaşan insanlığın, tarihin hiçbir döneminde görülmediği düzeyde hem doğadan hem tanrıdan kopuşu yaşadığı bir barbarlık ve paganlık içinde olduğunu söyledi.

PROF. DR. ACAR BALTAŞ: “YENİ BİR ÇAĞ BAŞLIYOR”

Zirvede, “Dijital Dünyanın Psikolojisi” başlıklı konuşmasını yapan Prof. Dr. Acar Baltaş, sınıf ayrılıklarının teknolojik gelişmelerle daha fazla açığa çıktığını ve tekin olmayan bir çağın başladığını ifade etti.

Birçok şeyin yeniden tanımlandığı bir döneme girdiğimizi söyleyen Baltaş, “İnsan yer yüzünde var olduğu günden beri iki sorunun cevabını aramış: Neden varım ve ne olacağım. Dolayısıyla tüm inanç sistemlerinde iki özel kurum kurmuşlar. Savunma sisteminin uzantısı olarak inanç sistemi. Burdan sonra ne oluyor. Bütün ürettiğimiz araçlar bedenimizin uzantısı oluyor. Yani gözlüğü gözümüzün, tekerliği ayağımızın yerine kullanıyoruz. Bilgisayarlar da zeka boyutunda işlem görüyorlar. İnsanın çok temel bir özelliği daha var, bilinç. Bu yapay zekada yok. Karanlık bir çağa mı giriyoruz? Mümkün, çünkü işlevsiz insanlar artıyor.” dedi.

Toplumsal sınıfların dönüştüğünü, bu nedenle bugün göçün dünyanın en önemli sorunlarından biri oluğunu vurgulayan Baltaş, göçün 21’inci yüzyılı şekillendireceğinin altını çizerek şöyle devam etti: “Doğa ekonomiye isyan ediyor. Dünya gelir dağılımındaki adaletsizliğe ve fırsat eşitsizliğine isyan ediyor. Bugün Amerika’da gördüğümüz olaylar aslında bir zenci vurulduğu için ortaya çıkan olaylar değil. Zenciler hep vuruluyordu. Ve hep aynı isyanlar oluyordu. Ama dengede duran fay hatları şimdi kırılıyor. Alttaki grupların gelir dağılımından aldığı pay ve üstteki grupların yaşamından haberdar olma imkanları, bunu sineye çekmeyi zorlaştırıyor. Globalleşme bütün dünyanın özlediği, beklediği çok önemli bir gelişme olarak sunulduğunda zenginlerin servetinin daha artmasına altta kalanların daha çok ezilmesine neden oldu. Sonuç olarak bugün dünyanın herhangi bir ülkesinde lüks bir alışveriş merkezine giderseniz aynı markaları görürsünüz. Bu durum düşük gelirle yaşayan insanları, ancak yaşar seviyesine gelmesine neden oluyor. Bu da bu kırılmaya neden oluyor. Bu noktadan itibaren biz hakikatin çok önemli ve özel bir döneminden geçiyoruz.”

ABDULA: “0 VE 1’LERDEN OLUŞUYORUZ”

Dijital dünyada pazarlama ve insana verilen değerler üzerinde konuşan Futurebright Kurucusu Akan Abdula, insanın kusurlarını ve kapitalizmin teknolojiyi nasıl kullandığını söyleyerek şöyle devam etti: “Neden bu teknolojileri bu raddeye getirdik? Beynin enerji harcamaması için tembellik yapması gerekiyordu. Biz de beynimiz rölantide çalışsın diye teknolojileri geliştirdik. Aldığımız kararların %95’i otopilot tarafından veriliyor. Bizim yerimize karar vermesini istediğimiz teknoloji dünyası kontrolden çıktı. Sosyal medyada her şey var, özgürlük yok. Orda kişiselleştirilmiş teknolojiler var. Teknolojiler sizi öngörülebilir insan yapmak istiyor. Biz bu dünyada 0 ve 1’lerden oluşuyoruz.”

Algoritmaların aslında beynimizin kusurunu çok iyi bilen ve bizimle aynı düşünenleri bir araya koyan bir yapıyla çalıştığını vurgulayan Abdulla, “Aynı insanlarla karşı karşıya geldikçe algoritmalar gelişimimizi durduruyor. Algılarınızı yönlendiriyor. Biz aynılaştırılıyoruz. Bu algoritmalar, bizim özgür irademizi çalıyor. Bir makine, beni yönlendirirken iyi ve ahlaklı olmayı nasıl seçebiliriz. İnsan hakları beyannamesi bile bu yaşadığımız dünyaya ait değil. Hala karar verme yetkisi bizde ama işler kontrolden çıkmaya başladı. 10 -15 sene kendi kodunu yazan yazılımlar olacak. Bu algoritmalar kendi yazılımlarını yazmaya başladıklarında dünya nereye gidecek. Türkiye’de 30 milyon kişinin indirdiği sosyal medya uygulaması, size ait hemen her şeye ulaşma imkanına sahip. Dijitale savaş açmanın bir anlamı yok. Bunu kullanmayı öğrenmeliyiz.” şeklinde konuştu.

PROF. BUNT: DİNDARLAR DİJİTAL MEDYADA GİDEREK AKTİFLEŞTİ

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ekmel Geçer’in moderatörlüğünde Galler Trinity Saint David Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Garry R. Bunt, insanların motivasyonunu bozmak için üretilmiş sahte içeriği internette her zaman bulmanın mümkün olduğunu, İslam ile ilgilenmeye başladığında online platformda otorite boşluğu olduğunu fark ettiğini söyledi.

Dindar insanların özellikle İngiltere’de bazı grupların onlineda olma konusunda çekimser olduğunu, daha sonra kendilerinin görmezden gelindiğini fark ederek, din hakkında bilgi edinmek isteyenleri keşfettiklerini söyleyen Bunt, “Muhafazakarlık, nasıl tarif ettiğinize bağlı olsa da, on yıl önce sosyal medyada var olmayan pek çok insan bugün sosyal medyayı bilgi, bir araya gelme ya da dünyayı gözlemleme amaçlı kullanıyor artık.” dedi.

4. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi – 2.Gün

KADIN VE ADALET ZİRVESİ’NİN 2. GÜNÜNDE DİJİTALLEŞMENİN AİLE, SANAT VE EĞİTİME ETKİLERİ KONUŞULDU

KADEM’in T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile birlikte düzenlediği ve bu sene online yapılan 4’üncü Kadın ve Adalet Zirvesi, ikinci gününde de önemli konuşmacılara ev sahipliği yaptı. 28 Kasım’a kadar devam edecek zirvede, dijitalin toplum, ebeveynlik, sanat ve eğitime etkilerini Türkiye’den ve dünyadan konunun uzmanları anlattı.

KADEM, (Kadın ve Demokrasi Derneği) ve T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile birlikte düzenlediği 4’üncü Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi, Dijital Çağda İnsan Kalmak” temasıyla online olarak yapılıyor. Zirvenin ikinci gününde dijitalin toplum, ebeveynlik, sanat ve eğitime etkileri konuşuldu.

Günün ilk konuşmasını yapan ve dijital dünyaya uyum sürecinde çocuğun ihtiyaçlarının nasıl değiştiğini anlatan Koç Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk, çevrenin insan psikolojisindeki etkisinin altını çizdi. Çevrenin çocuğun etkileşimde olduğu her şey olduğunu aktaran Selçuk, kulaklık takıp internete sürekli bağlı yaşayan çocukların yaşam alanının ebeveynleri, kardeşleri, mahallesi, okulu olmadığını anlattı.

“OYUN OYNAYANLARDA İNSANDIŞILAŞTIRMA OLUYOR”

Ekran başında veya video oyunlar oynayarak geçirilen sürenin yaşla beraber arttığını belirten Selçuk konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Ekran başında geçirilen zaman artınca hiperaktivite, yıkıcı karşı gelme, depresyonun da arttığını görüyoruz. Özellikle çok video oyunu oynayan çocuklarda öfke ve kaygı yükseliyor. Öfke kontrolünde daha da zorlanıyorlar. Video oyunlarında fazla zaman geçiren çocuklar diğer insanlara insani özellikler atfetmekte zorlanıyor. Yani ‘insandışılaştırma’ oluyor. Başkalarının duygularını anlamakta güçlük çekiyor ve diğer insanlara zarar verici davranışları gösterme eğilimleri artıyor. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, lise yıllarından sonra gençlerin kendisi de bundan rahatsız oluyor. Ama ekran süresini azaltmak isteseler de yapamadıklarını belirtiyorlar.”

DİJİTAL OKUR YAZARLIK ÖNEMLİ

Bu noktada ebeveynlerin çocuklarıyla etkileşimde bulunmalarının önemini vurgulayan Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk gibi TRT’de yöneticilik yapan Ismihan Yılmaz da zirvede yaptığı konuşmasında bu konunun önemine değindi.

‘Çocuğum internette çok zaman geçiriyor” kaygısıyla çocukların elinden ekranları alıp, süreleri kısıtlamaya çalışan ebeveynlerin bunun işe yaramadığını gördüklerini hatırlatan Yılmaz, dijital okur yazarlığın ve bu alandaki yetkinliklerin arttırılmasının bu noktada çok önemli olduğunu söyledi. Ekran zaman yönetiminin önemine vurgu yapan Yılmaz, “Ebeveynlerin eğitimi noktasında KADEM gibi STK’ların ve kamu kuruluşlarının çok büyük rolleri var. Burada oluşan kaygıyı azaltıp, ıskalamakta olduğumuz imkanlara başka türlü ulaşamayız” dedi.

 

YAPAY ZEKANIN SANATA ETKİSİ

Zirve konuşmacılarından, insan bilincinin sanat ve teknoloji ile ilişkisini yorumlayan Medya Sanatçısı -Yönetmen Refik Anadol, Amerika’ya gidişini, başarı hikayesini, nasıl stüdyo sahibi olduğunu ve eserlerinin ortaya çıkış süreçlerini panelde anlattı. ‘Bir veri pigment olabilir mi’ diye sorgulayarak başlayan ve şu anda Bill Gates’in de koleksiyonunda var olan veri resimlerinin ortaya çıkış hikayesinden bahseden Anadol, yapay zekanın sanata etkileri konusunda şöyle konuştu:

“Karşımızda unutmayan bir şey var. Yapay zekanın insanlığa zararlı olması da ihtimaller dahilinde. Bununla başa çıkmanın yöntemi ise bilinçlenmek. Mahremiyet ve özgür irade giderek yok oluyor. Bu farkındalığı yaratmanın yolu ise sanat yapmak. Teknoloji, insanlığın aynası. Bu ayna bizi temsil ediyor ve duygu, koku, doku da devreye girdiğinde makineler sanat yapabilir. Bizim buna nasıl karşılık vereceğimiz ise daha önemli. İnsanları makineleştirmektense makineyi insanlaştırmak bana göre insanlık için daha iyi bir şey.”

DÜNYADA KADININ ROLÜ NASIL DEĞİŞİYOR?

Dijital çağda kadını güçlendirmek üzerine konuşan John Cabot Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Alina Sorgner, Ülkelerin bazı bölgelerinde, kadınların dijital okur yazarlığı ve teknoloji üreticiliği konusunda zayıf olduğunu, dijitalin kadınlara etkisinin ne olacağının da zaman içinde bölgeden bölgeye değişeceğini aktardı. Sorgner, kadınların girişimci olarak güçlendirilmesi için dijital veri sermayesine yatırım yapılması gerektiğini de sözlerine ekledi.

We Love Reading’in kurucusu ve Haşimi Üniversitesi öğretim üyesi moleküler biyolog Prof. Rana Dajani ise, dijital dünyada kadının ve annenin değişen rolleriyle ilgili şöyle konuştu: “Toplumun yüzde 50’sini oluşturan kadınlar her ne kadar üniversite eğitimi alsa da evlenip çocuk sahibi olunca işi bırakma eğilimindeler. Çünkü iş yerleri erkekler tarafından erkekler için hazırlanmış. Doğum yapan, emziren kadınlar için iş yerleri çok dostane değil. Jane Fonda, Arap ve Ortadoğulu kadınların kadın olmaktan gurur duyduklarını ancak bu durumun batıdaki kadınlar için geçerli olmadığını bir toplantıda dile getirmişti. Dolayısıyla kadınların başarıyı nasıl tanımladıklarına bakmak çok önemli. Kimi için çocuk büyütmek başarı, kimi için CEO olmak. Her kadın kendi hikayesini yazmalı. Dijital dünya bu anlamda kadınların işini kolaylaştırabilir.”

EĞİTİM VE EĞLENCE

Early Bird English Kurucusu Jenny Molendyk Divleli, Türkiye’ye taşındığında kendisinin hayli zorlanırken çocuklarının Türkçeyi çok kısa sürede öğrendiklerini farkettiğinde bu girişimi hayata geçirme kararı aldığını anlattı. Dile ne kadar maruz kalınırsa o kadar fark etmeden öğrenmenin mümkün olduğunu aktaran Divleli, sosyal medyanın bu amaçla kullanılabileceğini belirtti. Eğitim tasarımcısı ve Usturlab Atölye Kurucusu Sümeyye Ceylan ise, bilim eğitimi ile yaratıcılığın nasıl desteklenebileceğini aktardı. İbn Haldun Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Nagihan Haliloğlu, dijital beşeri bilimlerin bize ekstra bilgi üretimi olmadığını, bu noktadan sonra beşeri kısmın başladığını ifade etti ve bilgi küratörlüğünün öneminden bahsetti.

Türkiye’de müzik eğitiminin değişmesi gerektiğini söyleyen Arp Sanatçısı Şirin Pancaroğlu ise önce müzik eğitiminde reforma gidilip sonrasında dijitalleşmenin düşünülmesi gerektiğinin altını çizdi.

Zirvede konuşan diğer bir isim olan Bern Öğretmen Eğitimi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Michele Notari, çevrimiçi eğitimin alışkanlıklarımızı ve tutumlarımızı nasıl etkileyeceğinden bahsetti. Müzakere yapmanın, çatışma çözebilmenin çok önemli olduğunu ve bunun da fiziksel eğitimle yapılabildiğini anlatan Notari, “Kelime dağarcığı geliştirmek, kodlama öğretmek gibi bilgi aktarımı konularında ise online eğitim daha başarılı oluyor” diye konuştu.

GERÇEKTEN DİKKATLER DAĞINIK MI?

Her dönem dikkati dağıtan şeylerden şikayet edildiğini, bir dönem roman okumanın bir dönem ise TV’nin dikkati dağıttığının söylendiğini hatırlatan Birleşik Krallık Kent Üniversitesi öğretim üyesi yazar Prof. Frank Furedi ise, “Şimdi de internet, sosyal medya ve oyunların dikkat dağıttığı ve Nörobilim öne sürülerek çocukların beyinlerinin değişikliğe uğradığı ve dikkatlerinin kısa süreli olduğu söyleniyor. Çocukların dikkatlerini çekmek için Avrupa’da tabletlerde eğlendirici içeriklerle çocuklara eğitim verilmeye çalışılıyor. Biz dikkat dağınıklığını içselleştiriyoruz.” Dedi. Dikkat dağınıklığına neden olunmaması için eğitimi içeren entelektüel bilginin bu şekilde azaldığını, daha basite indirgenmiş bilgi verildiğini aktaran Furedi bu anlamda gençlere haksızlık yapıldığının da altını çizdi.

Günün son konuşmasını yapan Hasan Kalyoncu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Özge Hacıfazlıoğlu ise pandemide aynı anda birden fazla iş yapmak zorunda kalındığının altını çizdi. Evlerde sınıf düzeni ve işyerleri kurulduğunu anlatan Hacıfazlıoğlu bu dönemde herkesin pek çok trajikomik hikaye yaşadığını da aktardı. Hacıfazlıoğlu, bu dönemin iş yaşam dengesini tekrar oluşturduğumuz bir dönem olduğunun da altını çizdi.

4. ULUSLARARASI KADIN VE ADALET ZİRVESİ – 3.GÜN

4. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi katılımcılardan yoğun ilgi gördü

KADEM ile T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın birlikte düzenlediği ve ‘Dijital Çağda İnsan Kalmak’ temasıyla online olarak düzenlenen 4. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi sona erdi. Ana sponsorluğunu Ziraat Katılım, iletişim sponsorluğunu ise Turkcell’in yaptığı ve 30’un üzerinde konuşmacının katıldığı zirve yoğun ilgi gördü. Zirvenin son gününde ise dijital çağın bilgiye ve finans sektörüne etkileri üzerinde duruldu.

KADEM (Kadın ve Demokrasi Derneği) T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile birlikte düzenlediği 4’üncü Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi, ‘Dijital Çağda İnsan Kalmak’ temasıyla online olarak yapıldı.

Üç gün süren, yurt içi ve yurt dışından 30’un üzerinde konuşmacının yer aldığı zirve katılımcılardan yoğun ilgi gördü.

Ana sponsorluğunu Ziraat Katılım, iletişim sponsorluğunu ise Turkcell’in yaptığı ve dijitalin hayata etkilerinin paylaşıldığı zirvenin son gününde ise dijital çağın bilgiye ve finans sektörüne etkileri konuşuldu.

GELECEK SENARYOLARI

Zirvenin son günündeki ilk konuşmacı olan ve siber çağda varoluşun sürekliliği sorunundan bahseden İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi, yazar Prof. Dr. Ayhan Bıçak eşitsizlik, işsizlik, iklim değişikliği gibi çağımızın problemlerini anlatarak konuşmasına başladı. Dünya genelinde DNA ve insanımsılarla ilgili araştırmaların yapıldığını söyleyen Bıçak, 2050’lerde dünyada neler olabileceğiyle ilgili üç kurguyu şöyle ifade etti:

“Küresel güçler kendi aralarında anlaşarak dünya devleti şeklinde teşkilatlanabilirler. İnsanımsıları birinci sınıf vatandaş olarak konumlayabilirler. Bir başka senaryo iklim değişikliği beklendiği gibi güçlü olursa dünya kıtlık nedeniyle sarsılıp, küresel düzen bozulur. Böyle bir durumda nüfus, yüzbinlere inecektir. Üçüncü senaryo ise bir dünya devleti kurulması. Hiçbir ülke tek başına insanlık ve toplumların sorununu diğer ülkelerden bağımsız şekilde çözemiyor.

Devletler BM çerçevesinde barış anlaşması yapabilirler. Ama bu zayıf bir ihtimal. Ahlaklılık bu noktada önemli. İnsanlığın birbirine denkliğini ancak bu şekilde kabul edebiliriz.” Dedi.

VERİNİN DOĞRULUĞU

Dublin Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ray Walshe ise bilginin dijitalleştiği bir dünyada hakikate ulaşmak için hangi yollara başvurulması gerektiğini anlattı.

Önümüzdeki neslin robotik ve yapay zekayla iç içe olacağını söyleyen Walshe, verinin hızla büyüdüğünü, bunun kontrollü ortamda yapılmasının öneminin altını çizdi. Walshe şöyle konuştu:

“5G, nesnelerin interneti, yapay zeka konuşuluyor. Akıllı bir toplum karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla yapay zeka ile sahip olduğumuz bağlı olma durumuyla akıllı bir toplum oluşturabiliyoruz. Veri en önemli kaynak ve verinin kaliteli yönetilmesi de önemli. Ben bu noktada verinin doğruluğu konusunda standartların oluşturulmasının çok önemli olduğunu düşünüyorum.”

FİNTECH EKOSİSTEMİNİN GELECEĞİ

‘Dijital ödeme sistemleri ve fintech ekosistemi’ panelinin konuşmacılarından biri olan Ziraat Katılım Bankası Bilgi Teknolojileri ve Operasyon Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Said Gül, Ziraat Katılım olarak açık kaynaklı yazılımları ve teknolojileri nasıl kullandıklarını anlattı.

Fintechlerle ortaklık yaparak siber güvenlikten kimlik yönetimine kadar pek çok konuda çalışmalar yürüttüklerini dile getiren Gül, fintehcleri desteklemeyi sürdüreceklerinin de altını çizdi.

Türkiye’de dijital ödeme sistemleri alanında yaşanan gelişmelerden bahseden Türkiye Ödeme ve Elektronik Para Kuruluşları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Eliaçık ise finansal teknolojilerin kompleksleştiğine vurgu yaptı.

TEKNOLOJİ VE KADIN

Panelin hemen ardından ‘Kadın ve dijital dünya’ konulu bir konuşma yapan T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürü Gülser Ustaoğlu, kadınların kodlama, yazılım gibi alanlardaki mesleki eğitim ve becerilerinin geliştirilmesi, kadınların e-ticaret alanında güçlenmesini sağlayacak eğitim ve seminerler yapılması gibi hedeflerin 11. Kalkınma Planı’nda yer aldığını ifade etti. Bu konuda yapılan çalışmalardan örnekler veren Ustaoğlu, kadınların internet kullanımının erkekler seviyesinde olmasa da giderek arttığından bahsetti.

Kadın girişimciliğinin ekonomik büyümenin önemli bir bileşeni olacağının altını çizen Ustaoğlu, kadın girişimlerinin oranının daha da arttırılması konusunda önemli çalışmalar yapıldığını da aktardı.

Kadın lider sayısının artırılması için cam tavanların önüne geçecek çözümler oluşturulmasının şart olduğuna vurgu yapan Ustaoğlu, özellikle teknoloji alanında yeni kadın liderlerin oluşması için çalışmalar yapılması gerektiğini de belirtti.

MEDYA VE DİNDARLIK

Türkiye’de medya ve dindarlık konusunda konuşan Necmettin Erbakan Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Akgül ise din ve medya arasında vazgeçilmez tartışmalara medya dindarlığının da eklendiğini aktardı.

“Dini meseleler ve konular raflarda sergilenen ürünler gibi bireyin önünde. Hiçbir değerler skalası olmaksızın sosyal medyadan istediği düşünceyi satın alıyor, doğru olsun olmasın fikrini aktarıyor” diyen Akgül, bunun dijital dünyada dinlerin hakikat iddiasının izafileşmesini de beraberinde getirdiğinin altını çizdi.

Akgül, otorite olmadan dinin aslını muhafaza etmenin mümkün olmadığına da vurgu yaptı.

BİLGİ VE MANİPÜLASON

Zirvedeki Bilgi ve Manipülasyon panelinde söz alan İstanbul Medeniyet Üniversitesi öğretim üyesi Dr. İsmail Çağlar, yabancı devletler, medya kuruluşları ve Türkiye ile ilgili dezenformasyon politikalarını anlattı.

Aynı panelde konuşan Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali Taha Koç devletlerin dijital dünyaya yaklaşımını aktardı. Farklı kurumlarda ayrı ayrı sürdürülen e-devlet ve siber güvenlik çalışmalarının 2018’de tek çatı altında toplandığını dile getiren Koç, Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin dijital dönüşümün yol haritalarından da sorumlu olduğundan bahsetti. Veri konusunu önemine vurgu yapan Koç, ‘Veriniz kömür olsa bile doğru sınıflandırılarak işlendiğinde elmasa dönüştürülebilir” dedi ve amaçlarının kamunun verilerini elmasa çevirmek olduğunun altını çizdi. Yapay zekanın geleceğin manipülasyon aracı olduğunu sözlerine ekleyen Koç, verinin tekelleştirilmesi konusunun önemine de vurgu yaptı.

Panelde ‘Misenformasyonda söylem analizi: İslam karşıtlığı’ başlıklı bir konuşma yapan SETA Brüksel araştırmacılarından Zeliha Eliaçık, İslamofobinin arkasında irrasyonel bir hikaye olduğunu söyledi.

Farkındalığı yüksek, bilinçli nesillere ihtiyaç olduğunu ve bunu öncelikle kadınların benimsemesi gerektiğini ifade eden İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nilüfer Pembecioğlu, kadınların sürekli gelişmesi gerektiğini ifade etti. Dijitalleşmenin değerlerimizden, hatıralarımızdan, geleneklerimizden vazgeçmek olmadığını belirten Pembecioğlu, ancak dijital dünyada doğru bilgiye ulaşmanın zor olduğunu ve bunun için herkesin dijital okur yazarlık eğitimi almasının şart olduğunun altını çizdi.

ERKEKLER İŞ VE EĞİTİMDEN GERİ ÇEKİLİYOR

Zirvenin son konuşmasını ise Psikiyatr-Yazar Prof. Dr. Erol Göka yaptı. Tekno-Dijital dünyada gençler ile yüzleşmek başlıklı bir konuşma yapan Göka, küresel salgınla birlikte yetişkinlerin de dijitalin yerlileri haline geldiğine vurgu yaptı. Küresel salgın öncesi yaptığı gençlerle ilgili tespitlerini paylaşan Göka, şu bilgileri verdi:

“App Kuşağı, helikopter ebeveyne sahip. Hayattan ve somut insan ilişkilerinden öğrenmekten uzaklaşıyorlar. Anketlerde bencil ve mutlu görünmelerine rağmen ürkek ve çekingenler. Başka kültürü öğrenmek istiyorlar ve marka tutkunular. Tarih boyunca göremeyeceğimiz bir erkek nesli geliyor. Erkek işlerini teknoloji üstlendi. Artık erkekler de çalışmak istemiyor, dahası erkek öğrencilerin okul başarıları da giderek düşüyor. Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre genç erkeklerin babasından daha az eğitim aldığı görülüyor.”

Başkasına bağımlı olmayı bir toplumsal başarısızlık değil, bir başarı olarak gören erkek kitlesinin olduğunu ifade eden Göka, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu ve obezitenin yeni nesil erkeklerin en büyük sorunları olduğunu söyledi.

“Dijital Çağda İnsan Kalmak” temalı 4. Kadın ve Adalet Zirvesi, Şirin Pancaroğlu & Bora Uymaz Topluluğu’nun verdiği kapanış konseriyle son buldu.

Yazıyı Paylaşın!

Son Haberler

Bültenimize Abone Olun!

Bizi Takip Edin

Go to Top