KADEM Kurucu Başkanı Doç. Dr. E. Sare Aydın Yılmaz’ın, 5 Mart 2017 Pazar Günü Düzenlenen “Kadın ve Demokrasi Buluşması-2″de Yaptığı Konuşma
Sayın Cumhurbaşkanım,
Çok Kıymetli Eşi Sayın Hanımefendi,
Sayın Bakanlarım, Milletvekilleri,
Sayın Valilerim, Sayın Büyükşehir Belediye Başkanım,
Çok Değerli Sivil Toplum Örgütleri Başkanları,
Değerli misafirler, Hanımefendiler Beyefendiler,
KADEM ailesi ve siz değerli basın mensupları
Öncelikle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi iş birliği ile düzenlemiş olduğumuz Kadın ve Demokrasi buluşmamızın ikincisine hoş geldiniz diyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Sayın Cumhurbaşkanım, içerde ve dışarıda yer alan tüm kadınlarımız adına teşriflerinizden dolayı duyduğumuz memnuniyeti ve yaşadığımız onuru ifade etmek isterim. Tüm salon adına teşekkürlerimi arz ederim.
Konuşmama başlamadan önce vatan-millet ve al bayrak uğruna şehit düşen asker ve sivillerimize Allah’tan rahmet diliyor, gazilerimize ve geride kalan ailelere sabr-ı cemil niyaz ediyorum. Hacı Bektaş Veli’nin dediği gibi hakikatin ilk makamı toprak olacağımızın bilinmesidir. İşte bizler de, bedenlerimiz toprakla buluşuncaya kadar ne Çanakkale-Gelibolu’yu, ne Yassıada’yı 12 Eylül’ü ne Soğuk Şubatı, ne de 15 Temmuz’u unutmayacak unutturmayacağız.
Değerli misafirler,
KADEM olarak sizlerle birçok mecrada bir araya geliyoruz. Amacımız ekonomiden siyasete sosyal hayattan akademiye; mayasını kadınlar, erkekler ve gençlerin birlikte tuttuğu, milli manevi ve kültürel değerleri ile yoğrulmuş adalet, demokrasi ve kalkınmayı hedefleyen yeni Türkiye’nin Kadınlarına yani siz hanımefendilere yer açmaktır.
Biliyoruz ki; kadınların omuz vermediği, sahip çıkmadığı bir demokrasi mücadelesinin başarıya ulaşması mümkün değildir. Yeterince temsil edilmediği siyaset ve dâhil olamadığı yönetim anlayışı kalkınma ve refahı hedefleyen toplumumuz için büyük bir eksiklik olacaktır. İşte bu yüzden 8 Mart 2014’te Kadın ve Demokrasi Buluşmamızın ilkini gerçekleştirirken sizlere “Eksik Olmayın” diye seslendik. Bugün büyük bir coşku ile 16 Nisan’da Cumhurbaşkanlığı Sistemi ve yeni anayasa için gideceğimiz sandığın öncesinde EVET KADIN VARSA DEMOKRASİ VAR anlayışı ile yeniden bir aradayız. Salondaki bu müthiş kalabalığa, dinamizme, heyecana ve yüzlerinize yansıyan aydınlığa bakınca kızım Zehra Mina’nın geleceğinden zerre şüphe duymuyorum. Sizler de duymayın. Çünkü bizler birbirimize dayandıkça büyüyor el ele verdikçe güçleniyoruz. Bu duygudan hareketle Türkiye’mizin 7 bölgesinden çeşitli kadınların kurduğu sivil toplum örgütleri ile rengarengiz. Fikrini ve ruhunu, adalet ve hakkaniyet üzere yöneten biz kadınlar birbirimizi ötekileştirmeden, ne düşündüğümüze, ne yediğimize giydiğimize içtiğimize bakmadan, sadece bu ülkeyi paylaşan ortaklar olarak görüyor ve birbirimizin insan haklarına saygı duyuyoruz. Çünkü bizler biliyoruz ki; din dil ırk etnisite farklılıkları bu ülkeyi zenginleştiren en güçlü özelliklerimizdendir.
Çok kıymetli Hanımefendiler Beyefendiler,
Erkekler de kadınlar da atalarımızdır. Geçmişini, tarihini, değerlerini ötekileştiren, görmezden gelen, reddeden bir zihniyet ne kalkınmadan ne de ilerlemeden yana olabilir. Bu zihniyetin, ülkeye kötülükten ve utançtan başka hiçbir şey getirmediğini gördük. Merhum Adnan Menderes’in, NATO toplantısı için gittiği Fransa’da yaşadığı ibretlik tarihi olayın üzerinden sadece yarım asır geçmiştir. Öz vatanlarından sürgüne gönderilen Osmanlı Hanedanı mensuplarını ziyaretine giden Menderes, gördükleri karşısında büyük bir üzüntü ve utanç duymuştur. Devlet-i Aliye Osmanlının ulu Hakanı Sultan Abdülhamid Han’ın 80 yaşındaki hanımı Şefika Sultan, 60 yaşındaki kızı Ayşe Sultan ve diğer Osmanlı hanımları, Paris yakınlarında bir bulaşıkhanede Fransızların bulaşıklarını yıkamaktadırlar. Gözyaşları içerisinde Şefika Sultan’ın ellerine sarılan Menderes “Anne ne olur affet bizi, geç geldik” demiştir. Onların ait oldukları topraklara dönmeleri için dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar’a analarının ve babalarının Fransa’da hizmetçilik yaptığı bir ülkenin başbakanı olmaktan utanç duyuyorum, istifamın kabulünü arz ederim deme cesaretini gösteren Menderes, yıllar sonra Yassıada’da bunun da hesabını vermek zorunda kalmıştır. Ne vatan uğruna çalışan başbakanını darağacına gönderen ne okuduğu şiir yüzünden halkın liderini demir parmaklıklar ardına hapsedilen ne de tank-tüfek ile karanlığı yüce milletimize reva gören bu köhnemiş, bu insafsız, öykünmeci zihniyeti, kadınlar olarak kabul etmiyor ve artık sessiz kalmıyoruz.
Kıymetli misafirler,
Dünya üzerinde milyonlarca insan her an her konuda karar verir. Bu kararlardan bazıları “yemekte ne yesem, hangi kitabı okusam” gibi basit kararlardır. Bazı kararlar hayatlarımız üzerinde önemli bir etkiye sahip olup yaşamımızın yönünü etkileyebilirler. Evet, her karar önemlidir. Ama bazı kararlar vardır ki; etkisi ailemizi, komşumuzu, mahallemizi en nihayetinde sadece bizi ve içinde bulunduğumuz anı değil yakın geleceği de etkileyeceğinden sorumluluğu büyüktür. Yanlış bir karar telafisi mümkün olmayan bir süreci de beraberinde getirebilir. İşte Türkiye olarak bizler de böyle bir kararla karşı karşıyayız. Kararımız bellidir ama o kararı beyan etmek bile bir karar vermektir. Bugün verdiği kararı beyan etmek üzere tercihinden ve geleceğinden emin kadınlar olarak toplandık. Diyoruz ki Cumhurbaşkanlığı sistemi demokrasiyi güçlendirme ve milleti devlet ile barıştırma çabasıdır. Adalet hürriyet ve eşitliğin her türlü vesayetten kurtulup egemenliğin kayıtsız ve şartsız milletin hâkimiyetine verilmesidir. Bu hâkimiyetin tesisi için kadınlar olarak Evet Kadın varsa demokrasi var diyor adalet hürriyet ve egemenlik için tüm gücümüzle EVET diyoruz.
Çok kıymetli hanımefendiler,
Her sabahı aydınlatan berrak bir güneş vardır, 17 Nisan sabahı inşallah böyle bir sabah olacak. Türkiye’mizin yeniden cihanda söz sahibi olacağı günler çok yakındır. Unutmayalım ki bu ülke dünya mazlumların da umudur. Biz güçlü olduğumuz sürece onların da yaralarını sarabilir dertlerine deva olabiliriz. Bu yüzden sayın cumhurbaşkanımızın çizdiği vizyonla, Türkiye olarak, kadınıyla erkeğiyle, dayanışma içinde, daha çok üretmeye ve ülkemizin gerçek gücünü göstermeye mecburuz. 17 Nisanda da var olan gücümüze güç katacağız
Bu müstesna günde dişiyle tırnağıyla, emeğiyle, yeri geldiğinde canıyla bu toprakları bizlere vatan kılan Anadolu’nun ve Trakya’nın tüm kadınlarını selamlıyorum. Suriye’den Irak’a, Myanmar’dan Türkistan’a kadar dünyanın dört bir yanında zulüm altında sürgüne mahkûm kadınları da selamlıyorum.
Sözlerime son verirken tüm bu çalışmalarda bakış açısından ve desteğinden güç aldığımız, kadına verdiği değerle yolumuzu açan, Türkiye’de yıllarca inancından dolayı ötekileştirilen ve hak ve özgürlüklerinden mahrum kalan kadınların güçlenerek toplumda görünür hale gelmesine vesile olan Sayın Cumhurbaşkanımıza, çalışmalarıyla bize örnek olan, her dem Cumhurbaşkanımızın yanında yürüyen değerli hanımefendiye kadın çalışmalarına bakışı, anlayışı ve çok kıymetli destekleri için tekrar tüm kadınlar adına şükranlarımı sunuyorum.