Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) tarafından düzenlenen Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresinin 3.sü “Kadın ve Aile” teması ile 7 Mart 2017 Salı günü gerçekleşti.
KADEM Kurucu Başkanı Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz’ın kongre açılışında gerçekleştirdiği konuşmanın metni:
Değerli Misafirler
Öncelikle İstanbul Ticaret Üniversitesi iş birliği ile düzenlemiş olduğumuz 3. Uluslararası Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresine hepiniz hoş geldiniz.
Her yıl geleneksel hale getirdiğimiz “Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi” nin ana teması bu yıl ‘Kadın ve Aile’ olarak belirlenmiştir. Kongre ile ‘Kadın ve Aile’ konusunu, günümüzde kadına ve toplumsal cinsiyet çalışmalarına yönelik mevcut söylemlerden farklı olarak ortaya konulan “toplumsal cinsiyet adaleti” çerçevesinde farklı bakış açıları ile hak ve adalet kavramlarını temel alarak konuşacağız. ‘Kadın ve Aile’nin sorunlarına teorik ve pratik çözümler arayacağız.
Kıymetli Misafirler,
Toplumun en küçük yapı taşı olan ailenin, toplumsal ilişkilerin sağlam bir şekilde oluşturulmasında rolü yadsınamaz niteliktedir. İlk olarak kültürel kodların, davranış kalıplarının genç nesillere ve çocuklara aktarılmasını sağlaması yani ilk toplumsallaşmanın aile içinde gerçekleşiyor olması, onun toplumsal devamlılığı sağlama ve kültürel mirası aktarmadaki önemine işaret etmektedir. Ayrıca ailenin özünü oluşturan dayanışma ve bütünlük duygusu ile kendini oluşturan aile fertlerine sağladığı emniyetin toplumsal yansıması ise toplumsal dayanışma ve bütünlük olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla ailenin fiziki, psikolojik ve sosyal yönden sağlıklı olması, toplumun sağlıklı işleyişi ve kültürel devamlılığı için bir gerekliliktir. Bu ihtiyaç doğrultusunda dünyanın en kıymetli işlerinden biri olan annelik vasıfları ve akıl-duygusallık-sevgi-şefkat-merhamet-sabır-sosyal zekâ gibi önemli meziyetlerin kadında yaşam bulması nedeni ile kadın ailenin devam etmesinde, gelecek nesillerin dünyaya getirilip yetiştirilmesinde ve dolayısıyla toplumsal yapının şekillenmesinde birincil derecede sorumlu tutulmuştur. Fıtraten birbirini tamamlayıcı olarak yaratılmış olan kadın ve erkek tarafından adil bir şekilde paylaşılması gereken bu yükümlülükler, toplumsal anlamda egemen olan kültürel kodlar, adet ve örfler tarafından kadına atfedilmiştir.
Bu sebepledir ki kadın anne rolü nedeniyle toplumsal inşa sürecinin mimarı, ailenin sağlıklı gelişimi için asla vazgeçilemez öncü bireyi konumundadır. Böylesine önemli bir konumda bulunan kadının Türk toplumunun tarihi seyri içerisinde erkekle eş statüde toplumsal hayata katıldığının, karar verme yetkisini kendisinde taşıdığının örneklerini görmek mümkündür. Kağanın hanımı olan Hatun’un da tıpkı Kağan gibi töre ile bu makama oturması, Kağan ile birlikte ülkeyi yönetmesi, antlaşmalara Hatun’un da iştirak etmesi bunlar arasındadır. Devlet idaresinde söz sahibi olan Hatunun eş ve anne olarak yeri ise her zaman tartışılmaz bir mevkide olmuştur. İslamiyet’in kabulü ise Türk kadınının toplumsal hayattaki bu etkin konumu ile İslam’ın kadını “insan” olarak değerli gören anlayışının birleşmesini sağlamıştır. Bu durum daha ileri ve güzel bir modeli ortaya çıkarmıştır.
Değerli Misafirler,
Bugün ise kadınların toplumsal, ekonomik ve siyasi hayata etkin katılımı artık demokratik haklar ve sosyal adaletin bir gereğidir. Bu gereğin yansıması olarak kadınların eşit eğitim olanaklarına ulaşması, ekonomik anlamda güçlenmeleri, devlet mekanizmalarında yer almaları hem onların toplumsal statüsünün yükselmesine hem de ailenin ve toplumunun her anlamda kalkınmasına katkı sunmaktadır. Kadınların sosyo ekonomik ve siyasal alanlara dengeleyici aktörler olarak katılımı aynı zamanda toplumsal denge ve uyumun, işbirliğinin ve refahın tesisi için mühimdir.
Kadınların bu alanlara katılımı arttırmaya yönelik ilk olarak kadının eğitim durumunun geliştirilip yükseltilmesi gerekmektedir. Toplumun gelecekteki temel yapısını oluşturan çocukların daha iyi yetişmesi, daha sağlıklı ve bilinçli bir neslin oluşması ve ailenin daha sağlam bir zeminde kurulup devam etmesi için kadının eğitimi önem arz etmektedir. Bu öneme binaen kadınların eğitim seviyesinin yükselmesinin bütün toplumun refahının artmasına ve her anlamda daha sağlıklı ailelerin ortaya çıkmasına vesile olacağını kestirmek zor olmasa gerektir.
Kıymetli Misafirler,
Kadın istihdamının ve girişimciliğinin desteklenmesi de aynı şekilde kadının toplumsal konumu ve ailelerin sosyo ekonomik durumları adına önem arz etmektedir. Günümüzde kadınlar hem ailesinin sosyal ve ekonomik seviyesini yükseltmek hem de kendisini içinde bulunduğu toplumun özgür bir bireyi olduğunu hissedebilmek amacıyla işgücüne katılmaktadır. Ancak, kapitalist sanayileşme süreci ve küresel dünya ekonomisi kadınlara farklı piyasalarda istihdam edilme imkanını sağlarken bir taraftan da ev içi ve annelikle bağlantılı işlerini bir kenara koymalarını gerektirmektedir. Bu durum ise kadınları profesyonel mesleki rolleri ile eş-anne rolleri arasında bir tercih yapma yada her iki rolü birden üstlenme zorunluluğu ile karşı karşıya bırakmaktadır. Dolayısıyla sosyo ekonomik ve siyasal alanlarda kadınların katılımının arttılırması sürekli ifade edilirken, kadınların her iki rolü bir arada ve kusursuz yerine getirmesi beklentisi kadınları büyük bir ikilemle karşı karşıya bırakmaktadır. Bu ikilemin ortadan kaldırılması hem kadının kendi kişiliği ve özgüveninin artması hem de daimi üretim alanı olan ailenin birlikteliğini ve bütünlüğünün korunması adına önem taşımaktadır.
Neden olduğu olumsuzluklar çerçevesinde bu ikilemler, uluslararası örgütler başta olmak üzere, halen ülkelerin ve birçok sivil toplum örgütünün gündeminde yer almakta ve kadının hayatını kolaylaştırıcı alternatifler sunulmaya devam etmektedir. Yapılan uluslararası düzenlemelerde “fırsat eşitliği ve eşit muamele” temelinden hareketle, ailevî yükümlülüklerin kadın ve erkek için ortak sorumluluk alanları olduğu kabul edilerek, hamilelik, doğum, işyerinde cinsel taciz, yükselme ve hizmet içi eğitimden yararlanma gibi alanlarda korumaya yer verilmektedir.
Türkiye’de de kadın istihdamı, kadın iş gücü ve aileyi destekleyici, ayrımcılığı önleyici ulusal ve uluslararası ölçekte yasal yaptırımlar ve uygulamalar yürürlüğe konmuştur ve konmaya devam etmektedir. Örneğin bugün Türk kadınları erkeklerle eşit çalışma koşullara sahip olma ve cinsiyeti sebebiyle ayrımcılık yapılmaksızın aynı iş için aynı ücreti alma güvencesine sahiptir. Böylece iş fırsatları, koşulları ve ücretlendirme konusunda oluşabilecek eşitsizliğin ve adaletsizliğin giderilmesi garanti altına alınmıştır. Bunların yanı sıra esnek çalışma saatleri, kreş imkânları gibi iş hayatı ile aile hayatının dengelenmesi adına atılacak adımlar, üretilecek politikalar ve sosyal sorumluluk bilincinin arttırılması da kadınların iş hayatı ile aile hayatları arasında yaşadıkları ikilemi bertaraf etmek için son derece önemli adımlardır.
Kıymetli Misafirler,
Ailenin ve toplumun temel direği olan kadının toplumsal statüsünün layık olduğu mevkide olmasının toplumun kalkınması, toplumsal refahın ve huzurun tesisindeki önemi hiç tartışma götürmeyen bir konudur. Bu öneme uygun olarak toplumsal, siyasi ve ekonomik açıdan kadın bakış açısının yer aldığı, kadının cinsiyetinden dolayı dezavantajlı pozisyonda bırakılmadığı, erkeklerle birlikte eşit koşulların daha adaleti, dengeli ve ölçülü düzenlendiği karar mekanizmalarında beraber yer almaları temsil gücü daha yüksek, daha kapsayıcı kurumların ve politika tercihlerinin önünü açarak daha güçlü bir yenilikçi-kalkınma yolu sunacaktır. Bunun yolu ise mevcudun ötesinde bilinçli ve nitelikli bir eğitim süreci ve kadının hem kendi niteliksel potansiyelini gerçekleştirebilme hem de toplumsal bir değer olan aile hayatını sorunsuz idame ettirebilme imkanının arttırılmasıdır. Böylece denge ve uyum gözetilerek aile kurumunun kendi iç yapısının koruması ve aslında bütün bir toplumun yapısının korunması sağlanacaktır.
Kongremize katılım gösteren meslektaşlarıma, panel konuşmacılarına ve siz katılımcılara teşekkür ediyorum.
İstanbul Ticaret Üniversitesi’ne kongreye verdiği destek için şükranlarımı sunuyorum.
Bu kongrenin gerçekleşmesi için emeğini, gönlünü, zihnini ortaya koyan, Kadem Yönetim Kuruluna, Temsilcilerine, üyelerine ve tüm KADEM ailesine teşekkürü bir borç olarak görüyorum.
Saygılarımı sunarım.