28 Şubat Davası Kamuoyu Açıklaması
21 yılı geride bırakan ve ‘post-modern’ darbe olarak adlandırılan 28 Şubat süreci demokrasiye, özgürlüğe, temel haklara ve toplumun öz değerlerine karşı girişilen zorbalıklarla dolu bir utanç tarihidir.
Dönemin darbeci zihniyetin dilini kuşanan medyasında “topyekûn savaş” manşetleri atılmış, Ankara’da tanklar sokağa çıkarılmış, “demokrasiye balans ayarı” denilerek seçilmiş hükümet istifaya zorlanmıştır. Pervasızca “28 Şubat 1000 yıl sürecek.” diyenler toplumda psikolojik bir harekât uygulamıştır. Belirli siyasî ve dinî görüşe sahip kesimlere karşı ayrımcı, dışlayıcı ve insan haklarına aykırı uygulamalarla milyonlarca insanın hayatı karartılmıştır.
İkna odalarında nice kadın bu darbeci, köhne zihinlerce dinî tercihleri, hür seçimleri, idealleri hiçe sayılarak başörtülerini çıkarmaya zorlanmıştır. Bu odalarda hayatları paramparça edilen, sadece başörtülü olduğu için eğitim hakları gasp edilen kadınların kimileri başarıyla kazandıkları üniversitelerdeki eğitimlerini tamamlayamamış, kimileri ülkelerinden ayrılmak zorunda kalarak öz vatanlarından adeta sürgün edilmişlerdir. Statükoya sırtını dayayan apoletli bürokratlar tarafından uygulanan kanunsuz başörtüsü yasağı ile kadınların çalışma hayatında kimlikleriyle var olmaları engellenmiştir. Tüm bu yaşananlar insanların hayatında kapanması zor yaralar açmış, tarihte de karanlık ve acı dolu izler bırakmıştır.
Hem siyasî iktidar hem millî iradenin büyük sağduyusuyla, 28 Şubat Darbesinin failleri bugün artık hesap veriyorlar. Hükümeti devirmeye iştirak suçlaması ile 103 kişi hakkında açılan bu davada sanıklar son savunmalarını veriyorlar. Yapılan savunmalarda ve o günün darbe sevicilerinin verdikleri ifadelerde 28 Şubat darbesini bugün dâhi savunmaları ve pişmanlık göstermemeleri akıl tutulmasından başka bir şekilde izah edilemez. Duruşmalara bastonları ile çıkarak hastalıkları ve yaşlılıklarından dolayı merhamet bekleyen sanıklar, başındaki örtü nedeniyle diyalize alınmadığı için hastane kapısında ölen 71 yaşındaki kanser hastası Medine Bircan’ı unuttuğumuzu sanıyorlar.
Türkiye’de yaşanan karanlık darbe tecrübeleri, milletin 15 Temmuz gecesi verdiği karşılık ile tarihe gömülmüştür. Sonraki kuşakların bir daha bu karanlığa çekilmemesi, demokrasi kültürünün hayatın her alanında var olması ile gerçekleşecektir.
KADEM olarak, 28 Şubat davasının 5. yılında darbeci aktörlerinin insanlık onurunu ve temel hakları hiçe sayan uygulamalarından dolayı hak ettikleri cezaları almalarını talep ediyoruz ve medyadan yargıya, sivil toplum kuruluşlarından bürokrasiye kadar çok geniş yelpazede sürecin doğrudan veya dolaylı parçası haline gelen diğer faillerinin de ivedilikle yargılanması konusunda çağrıda bulunuyoruz.