Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Zehra Zümrüt Selçuk’un III. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi Açılış Konuşması
23 Kasım 2018, İstanbul
Sayın Cumhurbaşkanım, Saygıdeğer Hanımefendi,
Sayın Bakanlar, Değerli Milletvekillerimiz, Kıymetli Misafirlerimiz,
Değerli Basın Mensupları,
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız ve Kadın ve Demokrası Derneği (KADEM) işbirliği ile “Ailenin Güçlendirilmesi” temasıyla düzenlenen III. Kadın ve Adalet Zirvesi’ne Hoş Geldiniz!
Siz değerli konuklarımızı; geleneğin ve geleceğin gözbebeği İstanbul’da ağırlamaktan duyduğumuz memnuniyetle sizleri saygıyla ve hürmetle selamlıyorum.
Biliyorsunuz üç yıl Ankara İl Temsilciliği görevini yürüttüğüm KADEM ailesinin bir mensubu olarak da huzurlarınızda bulunmaktan ayrıca mutluluk duyuyorum.
KADEM bundan 5 sene önce kurulduğunda bugün ?? ilde temsilciliğiniz olacağını hayal bile edilemezdi sanırım.
Lakin bu geçen süre zarfında yönetim kurulunun, temsilcilerinin ve üyelerinin üstün gayretleriyle KADEM, gerek toplumsal cinsiyet adalet anlayışının gelişmesinde gerekse de küresel tehditlere karşı aileyi güçlendiren çalışmalarıyla sadece Türkiye’de değil dünyaya da örnek teşkil eden bir sivil toplum kuruluşumuz haline geldi.
Burada başta Genel Başkan Saliha OKUR GÜMRÜKÇÜOĞLU, Genel Başkan Yardımcısı Sümeyye ERDOĞAN-BAYRAKTAR, Kurucu Başkan AK Parti İstanbul Vekili Sare AYDIN-YILMAZ ve temsilciler olmak üzere her bir gönüllü üyeye kadına ve aileye dair çalışmalarından dolayı teşekkür etmek isterim.
Kadın ve Adalet Zirvesinin, artık gelenekselleşerek bugün burada “Ailenin Güçlendirilmesi” temasıyla 3.sünü gerçekleştiriyor olmamız bu programın misyonunun ne kadar anlamlı ve yerinde olduğunun önemli bir göstergesidir.
Misafir Bakanlarımız, dünyanın farklı coğrafyalarından ve ülkemizin farklı bölgelerinden gelen akademisyen, sivil toplum kuruluşu temsilcisi ve kamu görevlilerinin görüş ve önerileri bundan sonraki dönemlerde belirleyeceğimiz politikalarımız ve uygulamalarımızda yol gösterici olacaktır.
Sayın Cumhurbaşkanım,
Kadın ve aileye atfettiğiniz değer ve biz kadınlara sağladığınız destek her zaman bizlerin kadına ve aileye yönelik çalışmalarımıza en büyük gücümüz oluyor.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yapılanan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız, ailelerimize ve kadınlarımıza yönelik sosyal korumanın tüm araçları yani sosyal güvenlik, sosyal hizmetler, sosyal yardımlar gibi araçları bütüncül ve kapsayıcı bir bakış açısı ile değerlendirme ve yönlendirme imkanına kavuşmuştur.
Böylece kaynakları daha etkin ve verimli bir şekilde kullanarak çözüm odaklı stratejiler geliştirmeye, ulusal ve uluslararası ölçeklerde yeni hedefler belirlemeye devam ediyoruz.
Biliyoruz ki güçlü Türkiye ancak çalışan, üreten güçlü aileler ile mümkün.
Bugün Zirve’nin ana başlığı olarak belirlediğimiz etimolojik olarak bağlılığı, birlikteliği ve dayanışmayı ifade eden ‘aile’, sadece beşeri, iktisadi kalkınma için değil, manevi kalkınma için de temel kurumumuz.
Beni yakınen tanıyanlar rakamlara meftun olduğumu ve daha kolay hayrımda tutabilmek adına kodlamaya çalıştığımı bilirler. Bu anlamda Aile deyince bendeki ilk çağrışımı 5S: Sorumluluk, Saygı, Sadakat, Sabır ve Sevgi tuğlalarından oluşan toplumun nüvesi.
Zira Anne ve baba olmak, evlat olmak, eş olmak, kardeş olmak gibi özelliklerimizden dolayı sahip olduğumuz haklarımız kadar sorumluluklarımız vardır.
Modern çağda insanın yaşadığı buhranların temelinde, maalesef bu yapıtaşların zayıflaması var.
Oysa aileye bakış açımızı oluşturan bu değerleri yaşatmaya insanlığın bugün her zamankinden daha çok ihtiyacı var.
Unutulan kadim değerler küresel tehditler karşısında aileyi korumasız hale getirmekte.
Biz de bu Zirve’de küresel tehditlere karşı zayıflayan aile yapısını nasıl güçlendireceğimizi küresel boyutta ele alacağız. Aile bağlarını kopma noktasına getiren, bu ulvi birlikteliğin suistimaline yol açan nedenleri tespit ederek çözümler geliştireceğiz.
Burada hepimiz elini taşın altına koymalıyız.
Ailenin güçlendirilmesinde eğitim ve farkındalık çalışmalarını yaygınlaştırarak, kadınların hayatın her alanında hak ve fırsatlardan eşit ve adil bir şekilde yararlanmalarını sağlamalıyız.
Birey-aile-toplum merkezli politikaların oluşturulmasında dengenin kurulması karşıtlık değil tamamlayıcılık ilkesi etrafında şekillendirilmelidir. .
Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de “Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostlarıdır.” (Tevbe, 71) buyuruyor.
Dolayısıyla, kadın ve erkeğin birbirinin rakibi değil refiki olduğu bir toplumsal cinsiyet adaleti anlayışıyla birlikte dayanışma örneğini ortaya koymalıyız. Ancak o vakit, aileyi güçlendirerek yaşadığımız çağın sorunlarını birlikte aşabiliriz.
Değerli Katılımcılar,
Aile her çağda insan için güvenli bir liman olmuştur. Bugün yaptığımız bilimsel araştırmalar da bunu teyit etmektedir.
Türkiye Aile Yapısı Araştırmasında (TAYA) elde ettiğimiz verilere göre bakıma muhtaç yaşlıların bakımı %91,4 oranında aile bireyleri tarafından üstlenilmekte. (2016)
Bu oranın içinde eşler, çocuklar, kardeşler, gelinler ya da damatlar hatta torunlar var. Yine bakımı anneanne ya da babaanne tarafından üstlenilen çocukların sayısı kreşte ya da anaokulunda bakılanlardan iki kat fazla.
Bu işlevsel dayanışma hem aile bağlaırnın hem de toplumu güçlü kılmakta; ülkemiz için de katma değer sağlamakta.
Bu durum bize aile içi dayanışmanın ülkemizdeki önemini rakamlarla açıklıyor. Kadın başta olmak üzere aile bireylerine verdiğimiz her destek ailenin güçlendirilmesine katkı sağlıyor.
Saygıdeğer Misafirler,
Sosyal politika alanında 2002 yılından itibaren oldukça önemli ve dikkat çekici gelişmeler kaydettik.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Fonu verilerine göre ülkemizin İnsani Gelişme Endeksi skoru 2000 yılında 0,655 iken bu rakam 2017 yılında 0,791’e yükseldi. Ülkemiz, “Orta İnsanî Gelişmişlik” düzeyindeyken “Yüksek İnsanî Gelişmişlik” kategorisinde hak ettiği yerini aldı.
2002 yılından bu yana sosyal yardımlar bütçemizi 28 kat artırarak 45 milyar TL’nin üstüne çıkarttık.
Ulusal yoksulluk sınırı temel alındığında 2002’de nüfusun %30,3’ü bu oranın altında iken, bu oran 2015’te %1,6’ya geriledi.
Bu gelişmeler ailelerimiz ve ülkemiz adına gurur verici gelişmeler.
Sosyal yardım ve sosyal hizmet politikalarımızı aile odaklı hale getirmenin sosyoekonomik yararlarını bugün çok daha net bir şekilde görmekteyiz.
Bugün yaklaşık 513 bin engelli ve yaşlı vatandaşımızın Evde Bakım Desteğinden, 120 bin (118.696) çocuğumuzun Sosyal ve Ekonomik Destek Programından (SED) yararlanması bu değişimin somut göstergesi oldu.
Kadınlarımıza doğum borçlanması, emzirme ödeneği, analık ödeneği gibi imkanları sağlayarak annelik rolünü destekledik.
Süt izni, kreş desteği ve yarı zamanlı çalışma imkânı ile iş yaşamına uyumlarını iyileştirdik ve ailenin güçlendirilmesine doğrudan katkı sağladık.
Kadın ve gençlerin istihdamını destekleyerek ekonomik ve sosyal refahın artırılmasına katkı sunuyoruz.
Her yaş gurubundan vatandaşlarımızı doğumundan vefatına kadar aile eksenli politikalarla desteklemeyi sürdüreceğiz.
Değerli Misafirler,
Değişen dünyada insanlığın kentleşme ve modernleşme çabası kimi riskleri de beraberinde getirmekte.
Kültürel değişim, ekonomik şartlar ve bilişim teknolojileriyle küçülen bir dünyada; ailelerimiz, çocuk ve gençlerimiz üzerindeki riskler de artıyor. Bu durum aile birliğinin zarar görmesine, aile birliğinin parçalanmasına yol açabilecek düzeyde sorunlar içermekte.
Bugün büyük oranlarda olmasa da gençler artık daha zor aile kurmakta, ortalama ilk evlenme yaşı ilerlemekte.
Ailelerin parçalanması, sadece evli çiftleri değil, o evlilik birliği içinde doğmuş çocukları da etkiliyor.
Bakanlık olarak yapılandırılmış nitelikli aile eğitimleriyle, gençlerin kadim aile değerlerimize yabancılaşmaması ve sorumluluk duygularını geliştirmeleri için önemli bir çaba ortaya koyuyor ve aile eğitimlerimizden faydalanan kişi sayısını her geçen gün artırıyoruz.
Bu kapsamda; ailelerin bilgi ve eğitim ihtiyaçlarını karşılamak ve sorun çözme yeteneklerini artırmak için “Eğitim Ailede Başlar” anlayışıyla Aile Eğitim Programını (AEP) hayata geçirdik.
Ülke genelinde bugüne kadar, 8.872 eğitici ile 1 milyon 200 bin (1.192.892) vatandaşımıza ücretsiz eğitim verdik.
Ailenin güçlendirilmesine yönelik hizmetlerimizi tek kapı sistemiyle daha etkin hale getiriyoruz. Bu amaçla 2013 yılında 120 olan Sosyal Hizmet Merkezi sayımızı 316’ya çıkarttık.
Madde bağımlılarının tedavi ve rehabilitasyonu sonrası topluma uyumunu sağlamak ve yeniden uyuşturucuya başlamalarını önlemek amacıyla pilot uygulama başlattık.
Bugüne kadar toplam 345 bin 486 kişiye Uyuşturucu ile Mücadele konusunda farkındalık eğitimi verdik.
Ailenin huzur kaynağı olan çocuklarımızı her türlü ihmal ve istismardan korumak, riskleri önlemek için Çocuk Destek Merkezleri uygulamasını başlattık. 2006 yılında 2 olan ÇODEM sayısını 63’e çıkarttık.
Çocuk Evleri Projesiyle büyük bir değişim sürecini başlattık. Yurt tipi bakım hizmeti modelinden ev tipi bakım hizmeti modeline geçiş sürecini başarıyla tamamladık. 2005 yılında 5 olan Çocuk Evleri sayımız 1.192’ye ulaştı.
Çocukların dijital ortamlar üzerinden karşılaşabilecekleri risklerin tespit edilmesi ve önleyici çalışmalar yapılması amacıyla Bakanlığımız bünyesinde “Sosyal Medya Çalışma Grubu”nu kurduk.
“Ekranla Değil Akranla Büyüsün Çocuklar” kampanyasını başlatarak 80 bin 528 çocuk 11 bin 668 aileye farkındalık sağladık.
Aynı hassasiyetle yaşlılarımızın güven ve huzur içerisinde hayat sürmesi için 2002 yılında Bakanlığımıza bağlı huzurevi sayısını 63’ten 146’ya çıkarttık.
Vatandaşlarımızın mutlu bireyler olarak yaşamlarını sürdürecekleri sağlıklı koşullar oluşturmaya, uzman personellerimizle hizmet vermeye devam ediyoruz.
Değerli Katılımcılar,
Ailenin temelini sarsan ve dünya genelinde maalesef yaygın olarak varlığını koruyan bir olgu da kadına yönelik şiddettir.
Malumlarınız üzere 25 Kasım ve devamındaki hafta tüm dünyada “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü” olarak anılıyor.
Bu çerçevede; kadına karşı şiddetle mücadeleye yönelik çalışmalarımızı; çok geniş bir yelpazede, tüm tarafların kapsamlı işbirliği, koordinasyonu ve ortak duruşuyla kararlılıkla sürdürüyoruz.
Son 15 yılda yaptığımız düzenlemelerle; başta Anayasa olmak üzere. Medeni Kanun, İş Kanunu ve Türk Ceza Kanunu gibi temel kanunlarda gerçekleştirdiğimiz reformlarla, mevzuatımızı, kadın erkek fırsat eşitliği ilkesini gözeten ve kadına yönelik şiddete sıfır tolerans tanıyan bir yapıya kavuşturduk.
Cumhurbaşkanımızın da her daim ifade ettiği üzere, kadına yönelik şiddeti bir insanlık suçu olarak görüyor ve bu konudaki mücadelemizi “Sıfır Tolerans” ilkesiyle sürdürüyoruz.
Şiddete karşı mücadelede kurumsal alt yapımızı güçlendirerek 14 olan Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerimizin sayısını son 5 yılda 76’ya yükselttik. Kısa süre içerisinde ŞÖNİM’leri 81 ilimize yaygınlaştıracağız.
Kadın Konukevi sayımız 2002’de sadece 8 idi. Bugün ise, 110’u Bakanlığımıza bağlı olmak üzere, toplamda 144 Kadın Konukevi 3454 kapasite ile hizmet veriyor.
Değerli Misafirler,
Vicdanlarımızı derinden yaralayan önemli bir husus da kuşkusuz bölgemizde devam eden çatışmaların yarattığı insani dramlardır.
Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak, ülkemize sığınan 3,5 milyonu Suriyeli olmak üzere 4 milyona mülteci kardeşimize Sayın Cumhurbaşkanım, sizin liderliğinizde Ensar ruhuyla ev sahipliği yapıyoruz.
Eğitim, sağlık, beslenme ve barınma başta olmak üzere birçok imkânı kardeşlerimiz için seferber ettik.
Suriyeli misafirlerimizin, ülkemizde uyumlarını ve hayatlarını kolaylaştıracak hizmetlere erişimlerini sağlamak üzere, psikososyal destek hizmetlerimize kesintisiz devam ediyoruz.
Mazlumların yanında olmak kadim değerlerimizin, inanç ve kültürümüzün bir gereğidir.
Türkiye açık kapı politikasıyla tarihsel bir sorumluluk almış ve Suriyeli kardeşlerimize kendi topraklarında da yardım elini uzatmıştır.
Küresel bir sorun haline gelen, aile yapısını bozan, kadın ve çocukların mağdur edildiği terör, göç ve savaşların durdurulması için uluslararası işbirliğinin artırılmasına, kurulan mekanizmalara aksiyon kazandırılmasına ihtiyaç var.
Türkiye bu konuda da dünyaya örnek oldu ve Saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendinin öncülüğünde Myanmar başta olmak üzere insanlığın gündemine taşıdı.
Saygıdeğer Hanımefendi hem kadın hem de bir anne duyarlılığıyla dünyanın farklı coğrafyalarından yükselen yardım çığlıklarına cevap vererek, her zaman yoksulun ve mazlumun yanında yer almakta ve dünyadaki insani trajedilere sessiz kalmamaktadır.
Kıymetli Misafirler,
Zirve boyunca yerel, bölgesel ve küresel boyutta yaşanan sorunların tespitinin yanı sıra; çözüm önerileri de geliştirici bir bakış açısının hem günümüz hem de gelecek nesiller için çok önemli olduğuna inanıyorum.
Artık tespit etmenin ötesine geçip farklı coğrafyalardan gelerek ortak değerler ve ortak hedefler doğrultusunda çözüm önerileri getirmenin, yeni strateji ve politikalar belirlemenin aile yapısının güçlendirilmesine yönelik kararlılığımızın da bir göstergesi olacaktır
Sayın Cumhurbaşkanım,
Bizi biz yapan ve davamızın liderinden siz Zat-ı Alilerinizden öğrendiğimiz en önemli değerlerden biri de vefa.
Bu minvalde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ilk Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı olarak ülkemizde aileye ve sosyal politikalara dair büyük gayretler sarfeden, bu alanda değerli bir birikimin oluşmasına katkı sağlayan seleflerim Nimet Baş, Güldal Akşit, Nimet Baş, Selma Aliye Kavaf, Fatma Şahin, Ayşenur İslam, Ayşen Gürcan, Sema Ramazanoğlu ve Fatma Betül Sayan-Kaya’ya da teşekkür etmek isterim.
Kadın ve aile konusundaki hassasiyetlerinden dolayı Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Kıymetli Hanımefendiye şahsım ve milletim adına bir kaz daha huzurlarınızda şükranlarımı sunuyorum.
Güçlü ailelerle güçlü Türkiye’ye ulaşacağımız inancıyla sizleri bir kez daha sevgi, saygı ve hürmetle selamlıyorum.