Değerli Yurt Müdirelerimiz,
Hepiniz hoş geldiniz,
Sizleri hasret ve muhabbetle selamlıyorum.
KADEM olarak biz dernek ve vakıf merkezimiz, il temsilciliklerimiz ve yurtlarımızla büyük bir aileyiz.
Kültürel değerlerimiz çerçevesinde, kadın ve erkeğin sosyal hayata katılımında denge ve adaletin sağlanması ve kadınların siyaset, akademi ve çalışma hayatında eşit fırsatlara erişimini destekleyen çalışmalar yürütüyoruz.
Çalışmalarımızın hedefine ulaşması adına gençlerimize bugünden destek olmak ve onlara rehberlik etmemiz gerektiğinin farkındayız.
Bu yolda attığımız her adım bize farklı sorumluluklar yüklese de biz her tanışıklığı bir muhabbet vesilesi sayıyoruz. Bizim için her karşılaşma her paylaşım iyilikten güzellikten yana geleceğe atılmış bir tohumdur.
Bu tohumu gençlerle birlikte ekiyor, toprağını suluyor, yüzlerini güneşe çeviriyoruz, ta ki büyüyüp yeşersin, meyveye dursun.
Sizler bizim uzaklardaki gözümüz kulağımız, bizlere emanet edilen evlatlarımızı sarıp sarmalayan elimiz kolumuzsunuz.
Sizler aracılığıyla hem hizmetlerimizi hem de tarihi bir mirasımız olan, vakıf kültürünü ülkemizin birçok noktasına taşıyoruz. Bu sebeple bizim için kıymetiniz büyük. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Bizim medeniyetimiz “emanet” bilinciyle oluşmuş bir medeniyettir. Yaratılan her varlığın bize emanet verildiği inancıyla hayatımıza devam ederiz. Vakıf olarak bu bilinci yaşatmada sizlerden büyük bir destek alıyoruz.
Bildiğiniz gibi vakıf kültürü de ihsan (iyilik) ve emanet kavramlarının geçmişten bugüne bir devamıdır. Anadolu yüzyıllardır, vakıfların sağladığı yardım ve dayanışma sayesinde milyonlarca yerli ve mülteci insanı barındırmıştır.
Elbette bu alanda en önemli pay sahibi sizlersiniz, yurt idareciliği bizim size emanetimiz ise, yurtlarda kalan evlatlarımız, önce Yüce Allah’ın sonra da ailelerin size ve bize emaneti. Sorumluluğumuz büyük ama işimiz çok kıymetli.
Biz sizleri yurtlarımızı adalet ve merhametle idare edeceğine inandığımız yol arkadaşları olarak seçtik. Bu anlamda aynı niyeti paylaştığımız arkadaşlarımızla aynı yolda inançla yürümeye devam ediyoruz.
Evinden uzakta yükseköğrenimine devam etmek için yola çıkan gençleri yurtlarımızda misafir ederken onları kendi evlatlarınızdan, kendi kardeşlerinizden ayırmadığınıza eminiz. Yurtlarımızda çoğu zaman sıcak bir aile yuvası yakaladığınızı biliyoruz.
Biz vakıf merkezi olarak sizler için en iyi şartları sağlamaya çalışıyoruz, yurtlar için en uygun mekânları seçiyor, yeme-içme, ısınma, temizlik vb her türlü ihtiyacı karşılamaya gayret ediyoruz.
Bir hatırlatma kabilinden de olsa hepimizin ilk amacının bu evlatlarımızın güvenliği olduğunun altını çizmek isterim. Bunu sağlamak için bizim koordineli çalışmamız, birbirimizden her zaman haberdar olmamız gerekiyor.
Her vakıf gibi bizim de hem sizin hem de öğrencilerin güvenliğini sağlayacak ve yurt hayatını kolaylaştıracak nitelikte düzenlenmiş belli kurallarımız var.
Şüphesiz burada en önemli nokta bu kuralların öncelikle müdirelerimiz tarafından canı gönülden benimsenmesi ve emanet bilinciyle uygulanmasıdır.
Bizim buradan bakarken gözümüzden kaçan bazı durumlar olabilir, yolunda gitmeyen işlerden dolayı hizmetlerimizin aksamaması için sizden bu konuda dikkatli ve uyanık olmanızı bekliyorum.
Bize verilen her nimetin bir emanet olduğu bilinciyle hareket etmemiz gerekir. Vakıf çalışmaları da ancak bu bilinçle aksamadan sürdürülebilir.
Tıpkı Hz. Peygamber’in akan bir nehirde abdest alırken dahi suyun israf edilmemesini emrettiği gibi her durumda ölçülü ve özenli olmalıyız.
Vakıf hizmetlerinde hepimizin başarısını belirleyecek en önemli unsur; “Sizin gençlerle kurduğunuz gönül bağı”dır. Bu bağı sağlam kurabilmek onların dilini anlamaktan geçiyor.
Gündemlerinde ne var, ilgilerini çeken ya da hayalini kurdukları şeyler neler? Bir derdi bir sıkıntısı olan var mı?
Varsa size bu durumu gönül rahatlığıyla açabiliyor mu? Diyelim ki açtı sizin tepkiniz ve yaklaşımınız nasıl oluyor?
Gençler bu yaşlarda pek çok konuda itiraz etmeye yatkın oluyorlar. En önemli kriterlerinden biri de haksızlığa uğramamak…
Bu anlamda aralarında adaleti sağladığınızdan emin olmanız gerekiyor ki işleyiş bozulmasın.
Hepinizin yakından gözlemlediği gibi aynı şartlardaki öğrencilere farklı kurallar uygulamak,
Gençlerin birlik ruhunu zedeliyor, yurt içinde hiç istemeyeceğimiz gruplaşmalara hatta kopmalara yol açabiliyor.
Velhasıl asıl meselemiz, gençlerin halinden anlamak ve bizzat onların yanında olmak. Peki, bunu nasıl yapacağız,
Hayatın her alanında bize örnek olan Hz. Peygamber, “Kim zor durumda olan birine kolaylık gösterirse Allah da ona dünya ve ahirette kolaylık gösterir, bir kimse bir Müslümanın ayıbını örterse Allah da onun dünya ve ahiretteki ayıplarını örter” buyuruyor.
Gerçekleştirdiğimiz bu kampların bir yandan görevlerimizi diğer yandan uygulamalarımızı gözden geçirebilmek için çok önemli fırsatlar olduğunu düşünüyorum:
Bize sığınan gençlerin ihtiyaçlarını karşılamaya ve problemlerini çözmeye ne kadar istekliyiz? Yoksa kendimizi yalnızca idari işlerden sorumlu görüp onların yurda giriş çıkış saatlerinin ve yapacakları ödemelerin takibiyle mi yetiniyoruz?
Gençlerimizin gönüllerine dokunamıyorsak, onları modern çağın bin bir türlü uyaranları altında savrulmaktan da koruyamayız. Onların dünyayı tanımaya en açık oldukları bu çağlarında yanlarında olmamız bizim için hem kulluk hem vatandaşlık görevidir.
Bu sebeple vazifemizin hassasiyetine dikkat çekmek istedim.
Ayrıca “Kim zerre kadar iyilik yaptıysa karşılığını görecek” müjdesinin aynı zamanda bize büyük bir sorumluluk yüklediğine inanıyorum.
Gece gündüz ihtiyaç duydukları her an anne şefkati ve koruyuculuğuyla gençlerimizin yanında olup ellerinden tutmayı kendimize vazife bilelim,
Gençlerimizle birlikte geleceğimiz de elimizden kayıp gitmeden imkânlarımızı en verimli şekilde kullanıp bir neslin yetişmesine rehberlik ettiğimizin idrakinde olalım.
Dilerim, çalışmalarımızla gençlerin gönlüne dokunabilir,
Onlarla birlikte bugünü kurar ve geleceğimizi inşa ederiz.
Bu yolda bizden desteğini esirgemeyen siz değerli yurt müdirelerimize tekrar en kalbi şükranlarımı sunuyorum.