KADEM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın Bayburt Temsilcilik Açılışı Konuşması
Sayın protokol,
Kıymetli misafirler,
Sevgili KADEMliler,
Hepinizi en kalbi duygularla selamlıyorum. 5000 yıllık tarihiyle ülkemizin en kimlikli şehirlerinden birisi olan Bayburt’ta bulunmaktan büyük memnuniyet duyuyorum.
Dede Korkut’un bu coğrafyadaki izi, bizleri zengin kültürel geçmişimizle buluşturuyor. Böylece, Türk dünyasına uzanan yolda Bayburt, önemli duraklardan biri haline geliyor.
Ama daha da önemlisi, Bayburt uğradığı işgaller karşısında kahramanca mücadele veren bir halka sahip. Dün Bayburt’un kurtuluş günü idi. Bu vesileyle, kahramanlık mücadelesi veren bütün şehit ve gazilerimizi de anmış olalım. Allah onlardan razı olsun, bu toprakları bizim için korudular.
Bildiğiniz üzere KADEM Anadolu’nun dört bir yanında açtığı temsilciliklerle, ülkemizin ortak birikiminden bir sinerji yakalamaya çalışıyor. Kadına ve aile birliğine yönelik tehditler, kadınların yaşadığı mağduriyetler, kadın cinayetleri, fiziksel ve psikolojik şiddet, istismar, kamusal alanda karşılaşılan ayrımcılık; KADEM’ in üzerinde çalıştığı temel odak noktalarıdır. KADEM bugüne kadar genel merkez ve temsilcilikler eliyle gerçekleştirdiği tüm faaliyetlerde bu konularda farkındalık oluşturdu, kadına destek oldu.
2013 yılında kurulan ve 5 yıl gibi kısa bir sürede büyük bir aileye dönüşen KADEM ailesi, bugün açılışını yaptığımız Bayburt temsilciliği ile biraz daha büyüdü. İnancımız ve kültürümüz gereği hizmetlerimizi arttırarak sürdüreceğiz.
Kadın meselesi yüzyıllardır konuşulan, tartışılan bir konu. Bütün ideolojiler kendince bir rol biçti kadınlara.
Doğrusu şunu net biçimde söylemek isterim ki; kadınla erkeğin toplumu nasıl şekillendireceği, hangi rolleri alacağı konusunda temel referansımız dinimiz olduğu için bizim aklımız ve gönlümüz rahat. Çünkü hiçbir kanun koyucunun, hiçbir akademisyenin veya kadın hakları savunucusunun bize Allahu Teala kadar adil davranamayacağını iyi biliyoruz.
Çünkü, insanlık tarihi ve güncel şartlar bize göstermiştir ki; günümüzde uygulanan hiçbir düzen veya sistem, aynı zamanda hem toplumun külli refahını hem de kadının onurunu koruyabilmiş değil. Kimi sistemler kadını aile ve topluma ezdiriyor, kimi sistemler ise, kadını güçlendirmenin aile ve toplumu zayıflatmakla olacağını sanıyor.
Halbuki inancımızı anlayabilsek ve yaşayabilsek hem kadının hem ailenin aynı zamanda güçlü olabildiğini görürüz. Ve ancak ikisi de güçlü olursa toplumsal refahtan ve kalkınmadan bahsedebiliriz.
İnancımıza uygun, kültürümüze saygılı ve gerçek bir demokratik düzen ile yaşayabildiğimiz zaman hem kadını hakettiği onurlu konuma getirmiş, hem de aile ve toplumu güçlendirmiş olacağız.
Bu mümkün. Biliyorum kolay değil, ama mümkün! Önce kapitalizmin, bireyselleşmenin, tabu haline getirilmiş modernitenin ve diğer yanda da dinle uyuşmayan geleneksel kodların insanlığa verdiği zararı görüp bunllara mücadele etmek durumundayız. Bu düzene mahkum olmadığımızı görüp, alternatif bir düzeni küllerinden diriltip yeniden inşa etmek durumundayız.
Güncel olarak kadın etrafında yaşanan tartışmaların tamamına yakını aslında yukarıda saydığım modernite ve yanlış geleneklerden kaynaklı tartışmalar. Bizim tartışmalarımız değil. Doğru tartışmalar için de paradigmamızı değiştirmemiz şart. Kaynaklarımızı iyi araştırmamız elzem.
“Mesela kadının çalışması Peygamber Efendimiz çağında sorun değilken, büyükannelerimizin tarlada aileleriyle beraber çalıştığı günlerde sorun değilken şimdi niye sorun hiç düşündünüz mü? Nihayetinde dinimiz kadın çalışsın veya çalışmasın dememiş.
O zaman kadınların çalışması aileyi bozmuyordu, şimdi mi bozuyor? Ailelerdeki bozulmanın birden çok sebebi olduğunu, asıl sebeplerin başka şeyler olduğunu görmek çok mu zor? “
Modern çağ ilk başta babayı, sonra anneyi, sonra da çocuğu para, makam, kariyer, sosyal medya ve daha birçok ayartıcı ile ailesinden koparıyorken, anne çalışmayınca tüm bu sorunların ortaya çıkmayacağını sanmak gerçekçi mi?
Zihin tembelliğinden sıyrılarak bu soruların doğru cevaplarını bulmalıyız.
Boşanma nedenleri arasında istatistikler ekonomik durum, sadakatsizlik, şiddet gibi unsurları gösterirken bu unsurları ele almak yerine boşanma nedenleri arasında yer dahi bulmayan kadının çalışması konusu ile bu kadar uğraşmak mantıklı mı?
Değişen, kadının toplumsal hayata katılımı değil, değişen hayat şartlarımız, mekanlarımız, kimlerle yaşadığımız, önceliklerimiz, hassasiyetlerimiz… Annelerimiz tarlada da çalışıyordu, ama o zaman çocuklar da ya annelerine yardım ediyordu, ya da akrabanın komşunun bahçesinde arkadaşlarıyla vaktini geçiriyordu ve anne babasının içi rahattı. Çalışmayan annelerimiz için de durum benzerdi. Anne çalışmasa bile kendisi de çocukları da 4 duvar arasında bir başlarına değillerdi, geniş aileleri, komşuları ile mahallede ortak bir hayat sürüyorlardı. Anne de çocuklar da temel ihtiyaçlarını ve sosyalleşmelerini daha sağlıklı ve güvenli bir şekilde sağlıyorlardı.
Ne zamanki hayat şartları değişip insanları çekirdek aileler olarak birbirinden kopardı, çocuğun bakımı da annenin toplumsal hayata katılımı da zorlaştırıldı. Bu zorluğu aşmak için yapılması gereken belki büyük aile ve mahalle hayatına geri dönmekti, o zaman kadın çalışsa da çalışmasa da çok bir şey farketmeyecekti. Fakat modernite çözümün kadının çocuk yapmamasında olduğunu dayattı bize. Bunu asla kabul etmeyecek olan bir kesim o zaman kadın çalışmasın demeye başladı. Halbuki asıl sorun o değildi.
Paradigma değişikliği gerekli derken yaşadıklarımızın sebep ve sonuçlarını doğru anlamaktan bahsediyorum. Sorunlarımızın gerçek kaynağını bulmaktan… Zihniyetlerimizi bu yönde değiştirmekten…
İşte biz KADEM olarak bu zihniyet dönüşümünü sağlamaya çalışıyor, kadının, ailenin ve en temelde insanın onurlu bir hayat için ihtiyaç duyduğu şartların tesisi için politikalar üzerinde çalışıyoruz.
Bir zihniyet inşası ve bu yeni düşünce yapısının bir sisteme dönüşmesi ancak birlikte yapabileceğimiz bir iş. Dünyanın bütün alanlardaki değişimini göz ardı etmeden, tarihimizden, inançlarımızdan aldığımız referanslarla insan onuru ve huzurunu merkeze alan bir gelecek adına katkılarınızı bekliyoruz.
Bugün burada gösterdiğiniz misafirperverlik, gelecekte yapacağımız güçlü iş birliklerinin de nişanesidir. Başta sayın valimiz olmak üzere bütün emektarlara ve katılımcılara çok teşekkür ediyorum. Bayburt Temsilciliğimizin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Allah’a emanet olun!