5.Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi 4-5 Kasım’da düzenlendi

Kadın ve Demokrasi Derneği’nin, T.C. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı iş birliğiyle birlikte düzenlediği 5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Sayın Emine Erdoğan ile yerli ve yabancı çok sayıda bakanın katıldığı zirvede, kültürel kod ve normların kadın hayatına etkisi masaya yatırıldı.

Zirve, iki gün boyunca birbirinden önemli isimlere ev sahipliği yaptı.

Kültürel kodlar, toplumsal normlar, farklı kültürlerin kadına bakışı, Batı’da ve Doğu’daki toplumsal normlardan kaynaklanan ayrımcı ve dayatmacı uygulamaların masaya yatırıldığı zirveyi, 40 ülkeden yaklaşık 2 bin kişi takip etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, açılış konuşmasında “Dünyanın her yerindeki toplumlara aynı kadın modeli dayatıldığını, kadından aynı siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik rolü benimsemesi ve oynaması istendiğini” vurguladı.

Bu yılki ana teması ‘’Kültürel Kodlar ve Kadın” olan 5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi’nin açılış konuşmalarını Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık ile KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu yaptı.

İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen zirveye, Türkiye’den ve dünyanın farklı ülkelerinden çok sayıda bakan, akademisyen, araştırmacı, gazeteci ile iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarından temsilciler katıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, açılış konuşmasında “Kültürel kodların, farklı toplumlarda ve farklı coğrafyalarda, farklı tezahürlerle şekillendirildiği kadın algısı, üzerinde etraflıca durulmayı hak eden bir çeşitlilik gösteriyor. Dünyadaki kadın hareketlerinin dilini ve pratiğini şekillendiren en önemli unsurlardan birinin de bu kültürel kod farklılıkları olduğunu müşahede ediyoruz. İletişim imkânlarının küresel düzeyde yönlendirmeye açık bir şekilde genişlemesiyle ortaya çıkan tekdüzelik, çeşitli kültürlerdeki kadın algısının gerisindeki zenginliği ortadan kaldırmıştır. Batı medeniyetinin baskın karakteri en çok da kadına bakışta ve onun hayattaki konumuyla ilgili kabullerde ortaya çıkmıştır.” Dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın her yerinde toplumlara aynı kadın modeli dayatıldığını, kadından aynı siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik rolü benimsemesi ve oynamasının istendiğini vurguladı. “Hep söylediğimiz gibi kadınların dışlandığı bir dünya, insanlığın yarısından feragat etmiş demektir. Bu da hem fıtrata hem inancımıza hem de hayatın bizatihi kendi işleyişine aykırı bir anlayıştır. Kadını aile başta olmak üzere varoluşun temel unsurlarından koparıp sapkın akımlarla yan yana getirenler, aslında en büyük kötülüğü bizatihi kadınlarımıza yapmaktadır. Biz kadının içinde yer almadığı hiçbir alanda insanlığın hayrına neticeler elde etmenin veya bunları sürdürülebilir kılmanın mümkün olmadığına inanıyoruz.” Dedi.

Kadınları güçlendirecek politikaları kararlılıkla uygulamayı sürdürdüklerini hatırlatan Erdoğan; “Kadına yönelik şiddetle en etkin şekilde mücadele edeceğimizin sözünü daha hükümete gelmeden milletimize zaten vermiştik. Bu amaçla 2005 yılında tarihimizin en büyük reformlarından biri olan hukuki düzenlemeleri hayata geçirdik. Töre ve namus cinayetleri olarak tarihimize geçen suçlara verilen cezaları fevkalade ağırlaştırarak bu sorunu büyük ölçüde gündemimizden çıkardık. Aile içi ve kadına karşı şiddete verilen cezaları artırarak, cinsel saldırı suçunu tanımlayarak, cinsiyet farkı sebebiyle düşük ücret uygulanamayacağı ve iş akdinin feshedilemeyeceği hükmünü getirerek bu doğrultuda çok önemli adımlar attık. Çalışan kadınların şartlarını iyileştirerek doğum izni, süt izni gibi haklarını genişleterek bu yöndeki gayretlerimizin etki sahasını yaygınlaştırdık. Gebelikten itibaren doğuma ve çocuğun büyümesine kadar her aşamada anneleri koruyan, kollayan, maddi olarak destekleyen uygulamalar başlattık. Engelli ve yaşlılara yönelik hizmetlerimizden en çok faydalananlar, aynı kapsamda yer alan ve onların sorumluluğunu üstlenen kadınlarımızdır. Hiç şüphesiz 2012 yılında çıkardığımız 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanunu bu çerçevede yapılmış bir diğer önemli reformdur. Son yargı paketiyle eşe karşı işlenmiş suçlara verilen cezaları boşanmış eşi de kapsayacak şekilde genişlettik.” Şeklinde konuştu.

Türkiye’de bir dönem ağır şekilde varlığını gösteren mütedeyyin kesimlere yönelik düşmanlığın en büyük mağdurlarının başında kadınların geldiğini ifade eden Erdoğan, eğitim hayatlarının önüne engeller konulan, çalışmalarına izin verilmeyen, kamudan dışlanan kadınlara bu zulümlerin çağdaşlık ve modernlik adına yapılmasının, bir başka garabet olduğunu dile getirdi.

“Ne işi var üniversitede? Ne işi var okulda? Gitsin tarlada çalışsın, gitsin temizlik yapsın, gitsin pisuvarları şuraları, buraları temizlesin?” düşüncesinin kadına reva görüldüğünü belirten Erdoğan, yıllarca Türkiye’de bunun yaşandığını ifade etti.

Açılışta konuşan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık ise “Kadın haklarının, insan hakkı bağlamında vazgeçilmez, devredilmez ve ertelenemez haklardan olduğunu belirtti. Kadınlara özgü çalışmalarda, kadınların hayatın tüm alanlarında hak, fırsat ve imkânlardan eşit şekilde yararlanmalarını sağlamalarının öncelikli hedefleri arasında bulunduğunu söyledi.

Bakan Yanık, kadınların, bireysel ve toplumsal olarak güçlenmeleri, daha nitelikli eğitim imkânlarına sahip olmaları, karar alma mekanizmalarında daha etkin yer almaları, işgücü piyasalarında istihdamları ile kadın girişimci sayısının artırılarak ekonomide daha fazla katma değer oluşturulmasının en önemli çalışma başlıkları arasında olduğunu ifade etti.

Bakan Derya Yanık, bugün özellikle şehirli kadınlardan hem kariyer sahibi bir iş insanı, hem bakımlı bir eş hem de fedakâr bir anne olmasının beklendiğine dikkat çekerek “Bu beklentiye cevap vermek için kadınlar, kaldırabilecekleri yükün ötesinde bir çalışma temposunun içine girmekte ve iş-sorumluluk dengesinde adaletsizlikle karşılaşmaktadırlar. Bu noktada kadınların iş hayatını kolaylaştıracak düzenlemelerde bulunmak, aile bireylerini sorumluluğu paylaşmaya yönlendirmek adil ve yaşanılır bir gelecek için zaruridir. Bu kapsamda, Türkiye olarak kadınların ve kız çocuklarının güçlenmesi için çalışmalarımızı yoğunlaştırıyor, hangi kültürden, hangi yaştan ve hangi meslekten olursa olsun, mesleğini yapsın ya da yapmayı tercih etmesin, inandığı yolda yürümek isteyen kadınların yolundaki engelleri kaldırmak için çabalıyoruz.” diye konuştu.

Açılış konuşmasında kadının toplumsal hayatta fırsat ve imkânlardan eşit düzeyde yararlanabilmesinin önemine vurgu yapan KADEM Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu ise zirvede, kültürel kodların kadın ve toplum üzerindeki etkisini ele alacaklarını söyledi.

Bu seneki zirvenin “Kültürel Kodlar ve Kadın” başlığı altında yapılmasının nedenini anlatan Gümrükcüoğlu, “Bu konuyu seçerken öncelikle bazı temel soruları tartışmaya açmak istedik. Farklı kültürlerdeki kadınlık algıları nasıl oluşur ve hangi amaca hizmet eder? Kadınların bugününü ve geleceğini olumsuz etkileyen kadınlık normları nasıl oluşur? Ayrımcı normlara karşı kadınlar ne tür yaşam becerileri geliştirir ve varlıklarını sürdürür? Bu ve benzeri daha pek çok soruya zirvemizde cevap arayacağız. Çok kültürlü bir tartışma platformu olan zirvemizin, aynı zamanda konuya ilişkin yeni tartışmaların önünü açacağını umuyorum’’ dedi.

KADEM Yönetim Kurulu başkanı konuşmasına şöyle devam etti:

“Gerek Doğuda gerekse Batıda ne yazık ki kültürel kodlar ve uygulamalar, çoğu zaman kadından yana bir seyir izlemiyor. Günümüz Türkiye’sinde töre ve namus cinayetleri, Berdel ve Beşik Kertmesi gibi uygulamalar, neyse ki bugün kaybolmaya yüz tuttu. Ancak bazı bölgelerde halen 13 yaşa kadar düşen erken evlilikler, kız çocuklarının eğitim hayatının erkeklere göre daha kısa sürmesi, kızların sosyal hayatta ve sporda daha geride olmaları, Fırsat eşitliğini bozan uygulamalardan bazıları…

Avrupa’nın birçok ülkesinde olduğu gibi kadınların hem devlette hem de özel sektörde aynı işi yaptığı halde erkeklerden daha az maaş alması birçok ülkede kadının hamilelik, doğum, emzirme gibi dönemlerinde maddi kayba uğraması, dünyanın bazı bölgelerinde Kadınların ibadet mekânlarına girmesine izin verilmemesi bu örneklerden sadece birkaçı…

Diğer yandan, küreselleşen kültürün belirlediği farklı kodlarla ve yeni kadınlık tanımlarıyla karşılaşıyoruz. Bu yeni kültürün en insafsız dayatması olan “güzellik standartları” ve “kusursuzluk” da en çok kadınları hedef alıyor. Bugün modern şehirli kadından daima güzel, ince ve kusursuz olması bekleniyor. Örneğin Güney Kore’de güzellik standartlarına uymadığı gerekçesiyle işe alınmayan pek çok kadın bulunmakta. Hatta bu sebeple kadınlar estetik ameliyat olmaya zorlanıyor.

Küresel kadınlık idealleri, kadının nasıl davranması, nasıl görünmesi ve yaşaması gerektiğini söylerken, aslında kadını tek tipleştiriyor, baskılıyor ve bağımlı kılıyor. Bu durumda ilk sormamız gereken soru şu olmalı: Peki, bütün bu dayatılan ideal kadınlık tanımlarının arasında kadın, fıtratını, farklılıklarını, özgünlüğünü ve özgürlüğünü nasıl koruyacak? Örneğin, geleneksel toplumlarda şehirli kadının rolü, evinin düzeni, eşinin ve çocukların bakımı ile sınırlıyken, bugün kentli kadından, bu rollerinin yanı sıra eğitimli olması, çalışması ve para kazanması da bekleniyor. Zaman içerisinde kadının gerek ailede gerekse sosyal hayatta görev ve sorumlulukları artarken, sıra sorumluluk paylaşımına geldiğinde, bu paylaşımın kadın ve erkek arasında ne yazık ki adalette gerçekleşmediğini görüyoruz.”

Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, eşi Emine Erdoğan, zirve konuşmacıları ve KADEM Yönetim Kurulu Üyeleri hep birlikte aile fotoğrafı çektirdi.

Zirvenin açılışının ardından liderler oturumu gerçekleşti. Moderatörlüğünü BM Kadın Birimi, Avrupa ve Orta Asya Bölge Direktörü ve Türkiye Temsilcisi Alia El-Yassir’in yaptığı liderler oturumuna; Türkiye Cumhuriyeti Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Azerbaycan Aile, Kadın ve Çocuk Sorunları Devlet Komitesi Başkanı Bahar Muradova, Cezayir Ulusal Dayanışma, Aile ve Kadının Statüsü Bakanı Kaouter Krikou, Libya Sosyal İşler Bakanı Wafaa Abu Bakr Muhammad Al-Kilani, Filistin Kadın İşleri Bakanı Amal Hamad, Singapur Toplumsal ve Aile Gelişim Bakanı Masagos Zulkifli katıldı.

Daha Kapsayıcı Toplum Olmaya Doğru: Değişimde Özne Olarak Kadın” temalı Liderler Oturumuna katılan bakanlar, ülkelerindeki kadın sorunlarını ve yaptıkları çalışmaları anlattı. Kültürlerin kadın sorunlarına bölgesel ve küresel etkilerini özetledi.

5.Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi Liderler Oturumu’nda, Filistin Kadın İşleri Bakanı Amal Hamad “Kadınlar, daha eşit bir dünya yaratma noktasında önemli role sahip. Kadınları toplumdan izole eden zararlı normları temizlemek, öncelikle liderler düzeyinde bir kararlılıkla ve kadın gücüyle mümkün olabilir.” Dedi.

Tanzanya Toplumsal Kalkınma, Toplumsal Cinsiyet, Kadın ve Özel Gruplar Bakanı Dorothy Onesphoro Gwajima ise konuşmasında “Ulusal eylem planımız ile kadına ve çocuğa yönelik şiddeti önlemeye, aynı zamanda kadınların ekonomiye katkısını güçlendirmeye çalışıyoruz. Kadınların her türlü toplumsal harekete dâhil olması ve karar mercilerinde yer alması için de erkeklerin desteğine ihtiyacımız var. Kadınların önündeki sosyal ve kültürel engelleri, ancak erkeklerin destek vermesiyle yıkabiliriz. Bu sayede sadece kadını değil, toplumu da korumuş oluruz.” ifadelerini kullandı.

Singapur Toplumsal ve Aile Gelişim Bakanı Masagos Zulkifli konuşmasında “Aile, toplumun köşe taşıdır, güçlü bir toplum demektir. Ülkemizde kadın girişimciliğini, işverenlerin ve sendikaların da desteğiyle iyi bir noktaya taşıdık.” “İş koşullarının esnek olmasını, çocuk bakımının kadın üzerinde yük olmamasını sağlamaya çalışıyoruz. Kadına yönelik şiddetin önüne geçebilmek için cezaları artırdık. Çocuklarımıza kadına değer vermeyi ve saygı duymayı, küçük yaşta evlerimizde öğretmek istiyoruz.  Kadının iş hayatının nasıl olması, hangi alanlara yönelmesi konusunda da çalışmalar yapıyoruz.” Dedi.

 

Zirvenin ikinci günü

İki ayrı salonda paralel oturumlar halinde gerçekleştirilen söyleşilerde, ana tema çerçevesinde farklı alanlardaki gelişmeler, başarılı örnekler ve devam etmekte olan sorunlarla ilgili tespit ve çözümler ele alındı.

“Özne Olarak Kadın’’

KADEM Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Nursem Keskin Aksay’ın moderatörlüğünde gerçekleşen, “Özne Olarak Kadın’’konulu ilk oturuma Afgan Barış Müzakerecisi ve Kadın Hakları Aktivisti Fatima Gailani, İbn Haldun Üniversitesi İcra Direktörü, Jasmine Araştırma Vakfı Öğretim Görevlisi Dr. Tesnim Khriji Chirchi, Doha Uluslararası Aile Enstitüsü İcra Direktörü Dr. Sharifa Noaman Al-Emadi katıldı. Oturumda ilham veren konuşmalar dikkat çekti.

Afgan Barış Müzakerecisi ve Kadın Hakları Aktivisti Fatima Gailani’nin, “Savaşın ve kadın sorunlarının damga vurduğu bir Afganistan var. Çok fazla kültürel ve siyasi engelle karşı karşıyayız. Ancak Afgan kadını hiçbir zaman pes etmeyecek ve kendileri için yeni bir gelecek kuracak.” Sözleri dikkat çekti.

İbn Haldun Üniversitesi İcra Direktörü, Jasmine Araştırma Vakfı Öğretim Görevlisi Dr. Tesnim Khriji Chirchi konuşmasında, “Demokrasi olmadan kadın hakları da olmaz. Kadınlar için kendilerini izole etmemeleri çok önemli. Gidin ve özgürlüğünüzü kanıtlayın. Haklarınıza ancak bu şekilde kavuşabilirsiniz.’’ ifadelerini kullandı.

Doha Uluslararası Aile Enstitüsü İcra Direktörü Dr. Sharifa Noaman Al-Emadi ise “Biz kadınlar olarak sadece kendi haklarımızı istiyoruz. Zaten hakkımız olanları… Kadınların nasıl acı çektiği hakkında bir araştırma yok. Örneğin kadınların aile geçindirdiği durumlarda fakirlik çok daha fazla. Boşanmış yaşlı kadınların evli yaşlı kadınlardan daha fakir olduğu görülüyor. Yalnız anne babaların çocukları daha fazla sorun yaşıyor…” Dedi.

“Kamusal Alan ve Çalışma Hayatında Kadın’’

İkinci oturumlar, “Çalışma Hayatında Kadın’’ ve “Kamusal Alan ve Piyasa Kuralları’’ başlıkları altında gerçekleşti.KADEM Yönetim Kurulu Üyesi Melek Cevahiroğlu Ömür’ün moderatörlüğünü üstlendiği ‘’Çalışma Hayatında Kadın’’ oturumunda, LedBy Foundation Kurucu ve CEO’su Dr. Ruha Shadab, Gürmen Grup Yönetim Kurulu Üyesi Yasemin Gür Solmaz, Valeurs Ajoutees Dergisi Yayın Direktörü Marlyse R. Ndjenga yer aldı.

LedBy Foundation Kurucu ve CEO’su Dr. Ruha Shadab; “Kadınların desteğe ihtiyaç duyduklarında yardım istemekten korkmamaları, iş hayatındaki ilerlemesine de hız kazandırır. Özünüzü bulun ve yardım istemekten korkmayın’’ dedi.

Gürmen Grup Yönetim Kurulu Üyesi Yasemin Gür Solmaz; “Türkiye’de çalışma kanunları daha katı olduğundan kadınlar erkelerle eşit ücret alıyorlar. Bu da kadınların çalışma hayatında güçlenmelerine neden oluyor. Esnek çalışma, kadınların iş hayatına katılımına ve yönetim kadrolarında bulunmasına kolaylık sağlar” ifadelerini kullandı.

Valeurs Ajoutees Dergisi Yayın Direktörü Marlyse R. Ndjenga ise panelde; “Kadınlar, kurumsal anlamda genellikle bireyselliği seçiyorlar. Bireysellik başlangıçta önemlidir ancak girişimcilik noktasında yetersiz kalır. Kadınların dijitalleşmesinin desteklenmesi gerekiyor. İş, yaşam dengesini kurabilmeleri de kadınlar için büyük bir kazanım” şeklinde konuştu.

“Kamusal Alan ve Piyasa Kuralları’’

KADEM Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Betül Özel Çiçek moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Kamusal Alan ve Piyasa Kuralları’’ oturumu İngiltere’de  Queen’s Counsel’a atanan ilk başörtülü ceza avukatı ve Kral Danışmanı Sultana Tafadar, World Hijab Day Organizasyonu CEO’su Nazma Khan, Şef, Sosyal Girişimci Ebru Baybara Demir,Ödüllü Gazeteci Rowaida Abdelaziz’in katılımıyla yapıldı.

Sultana Tafadar “İngiltere’de kadına yönelik ayrımcılığa karşı yasalar var ancak yeterli değil. Üstelik bu yasalar başörtülü kadınları kapsamıyor. Başörtülü kadınların baroya giremeyeceği, mahkemeye çıkmayacağı aksi takdirde meslekten atılacakları söyleniyor. Bu insan haklarına aykırıdır. Bu ayrımcılık, yasaların ve ifade özgürlüğünün ihlalidir.” Dedi.

Nazma Khan “Medya, tüm dünyanın Müslümanlara bakış açısını ve İslam algısını belirleyen ve yöneten büyük bir güç. Müslüman kadınların uğradığı ayrımcılıkta medya önemli rol oynuyor. İnsanlar, farklılıklarıyla var olabilmeli ve bir arada yaşayabilmeli.” Cümlelerinin altını çizdi.

Ebru Baybara Demir, “Doğu kültüründe erkek çocuk ailenin büyümesini ve gücü temsil ettiği için çok daha önemlidir. Şef olmak erkek işi olarak görülüyor ve erkek şefler kadınları mutfakta istemiyorlar. Yıldırmaya çalışıyorlar. Başörtülü kadınlara karşı ise çok daha tahammülsüzler. Başörtüsünü prezantabl olmaya engel görüyorlar.” ifadelerini kullandı.

Ödüllü Gazeteci Rowaida Abdelaziz ise panelde “Kadına yönelik her türlü ayrımcılığı, kanunlarla ve yasal düzenlemelerle giderebiliriz. Sistematik çözümler için kadınların karar mekanizmalarında olmaları, gerekiyor.” Dedi.

‘’Yeni Yaşam Tarzları ve Kültürün İnşası’’ başlıklı günün son oturumu ‘’Modern Zamanın Görünen ve Görünmeyen Aktörleri’’ ve ‘’Sanatın İçinden Kadın İmgeleri’’ başlıkları altında irdelendi.

‘’Modern Zamanın Görünen ve Görünmeyen Aktörleri’’

TRT Yönetim Kurulu Üyesi Meryem İlayda Atlas yönetiminde gerçekleştirilen ‘’Modern Zamanın Görünen ve Görünmeyen Aktörleri’’ oturumuna Atletizm Direktörü ve Uluslararası Motivasyon Konuşmacısı Bilqis Abdul-Qaadir, Gazeteci & Film Yapımcısı Yönetmen, Media Monitoring Merkezi Rizwana Hamid, Ödüllü Film Yapımcısı ve Aktivist Waad Al-Kateab, Aktör Reshad Strik katıldı.

Atletizm Direktörü Bilqis Abdul-Qaadir konuşmasında; “Kendi adıma söylemek gerekirse motivasyonum genç kızlara koçluk yapmak. Onlara basket attırdığımda çok büyük bir mutluluk yaşıyorum. Bence biz gücümüzü ortaya koyuyoruz ve güçleniyoruz.” “Biraz farklı görünen herhangi bir kadın ister mahkeme, ister hastane olsun bu oyunu bozuyor.” Dedi.

Media Monitoring Merkezi Yetkilisi Rizwana Hamid panele; “Medyanın Müslüman kadının özneliği olmadığını söylemesi benim için kabul edilemez bir durum. Benim yaşadıklarım, gördüklerim tam tersini gösteriyor. Medya bizi göstermiyor çünkü biz onun aradığı temsile uymuyoruz.” ifadeleriyle katkıda bulundu.

Aktör Reshad Strik; “Filipinler gibi yerlerde kadınların çoğu çalışıyor ve erkekler de sadece oturuyor. Çok şaşırdım bunu gördüğümde. “Filipinler’de kadınların ne kadar güçlü olduğuna inanamadım,”  “Endonezya’da durum biraz daha dengeliydi. Gana listenin biraz daha üstünde olan bir yer. Kadınlar her gün çalışıyor kilometrelerce yürüyorlardı. Çünkü kadınlar çiftçilik, avcılık yapıyorlardı.” Dedi.

Ödüllü Film Yapımcısı ve Aktivist Waad Al-Kateab ise; “Birlik çok önemli. Kadınlar olarak diğer kadınları anlıyoruz ve anlamalıyız. Mücadele ediyorlar.” “Suriye’de kalan kadınlar, aileleri ile beraber binbir güçlükle yaşıyorlar. Her gün savaşıyorlar. Bu kötü günlerde birbirimizle olmalı birbirimize yardım etmeliyiz. İnsanlığımızı hissettirmeliyiz bu insanlara karşı.” Ifadelerini kullandı.

‘’Sanatın İçinden Kadın İmgeleri’’

KADEM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Sevim Zehra Can Kaya moderasyonunda yapılan ‘’ Sanatın İçinden Kadın İmgeleri’’ oturumu, İstanbul Üniversitesi – Cerrahpaşa Öğretim Görevlisi Dr. Ayşe Taşkent, Tarihçi-Yazar, Cumhurbaşkanı Danışmanı, Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Üyesi H. Hümeyra Şahin Oktay, Tasarımcı, Karikatürist, Podcast yayıncısı Ayşe Akova, Film Yönetmeni ve Yapımcı unvanın yanı sıra Light Art VR Kurucu Ortak ve Yapımcısı Samah Safi Bayazid’in katılımıyla gerçekleşti.

Tasarımcı, Karikatürist, Podcast yayıncısı Ayşe Akova panelde; “Almanya’da ve Fransa’da sanat okullarından mezun olanların büyük çoğunluğu kadın. Ancak profesyonel sanat dünyasında bulunanlar ve kazanç sağlayanlar erkekler. Kadınlar geçimini sağlamak için iş hayatını tercih ediyorlar ve sanatı sadece hobi olarak yapıyorlar. Sanat alanında da erkek hâkimiyeti söz konusu.” Dedi.

İstanbul Üniversitesi – Cerrahpaşa Öğretim Görevlisi Dr. Ayşe Taşkent; “Ortadoğu’da kadın, sadece ezilen kadın profilinden ibaret değil. Özellikle sanat alanında önemli başarılara imza atıyorlar. İslam dünyasındaki kadınların, yalnızca travmalarıyla dramatize edilmemesi, üretimlerinin de öne çıkması gerekiyor.” İfadelerini kullandı.

Yönetmen ve Yapımcı Samah Safi Bayazid ise; ‘’ABD’de İslamofobi dönemsel olarak artıyor. Müslümanlar, film sektöründe İslamofobi ile mücadele ederken bir yandan da köklerimize sahip çıkmaya çalışıyorlar. Hicreti, Mescid-i Aksa’yı filmlerle hissettirmeye çalışıyoruz. Bizim kendi öykülerimizi anlatmamız, medyada etkin olmamız gerekiyor.” Sözlerini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Danışmanı, Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Üyesi H. Hümeyra Şahin Oktay ise panelde; “Kadının dokumacılık alanındaki etkisine bakarsak, şekillerin zenginleştirdiği duyguları görürüz. Bu desenlerde kadınlar üzüntülerini, sevinçlerini anlatırlar. Türkiye Dokuma Atlası projemizde, Türkiye’nin tüm yörelere özgü envanterini ve dokumacılık hafızasını ortaya çıkarttık.” Dedi.

İki gün boyunca, 40 ülkeden yaklaşık 2 bin kişinin takip ettiği zirve, tüm oturumlar sonunda konuşmacılara sertifikalarının takdim edilmesi ve hatıra fotoğrafı çekiminin ardından zirve sonuç bildirgesinin okunmasıyla sona erdi.

5. KADIN VE ADALET ZİRVESİ – SONUÇ BİLDİRGESİ’ni incelemek için:

Yazıyı Paylaşın!

Son Haberler

Bültenimize Abone Olun!

Bizi Takip Edin

Go to Top