TAKDİM
KADEM, kadının onuru ile yaşayabileceği güvenli bir toplum ve adil bir gelecek inşa etmek amacıyla çalışan, kadın ve erkeğin hayatın her alanında sorumluluk ve rollerini hakkaniyet üzere paylaşması gerektiğine inanan, bunu da “cinsiyet adaleti” ilkesiyle savunan bir sivil toplum kuruluşudur.
Kadının fırsat eşitliğine ulaşması, kadın ve erkeğin toplumsal hayata dengeli katılımı gibi prensipleri savunuyor, toplumsal hayatın kadından yana iyileştirilmesi adına faaliyetler yürütüyoruz. Ülke çapında 53 temsilciliğimiz ile birlikte, kadınların sosyal ve ekonomik hayattaki ihtiyaçlarını tespit ederek gidermeye, problemlerine kalıcı çözümler bulmaya gayret ediyoruz. Akademik çalışmalarla kadın literatürüne katkıda bulunmak amacıyla yılda iki kere Kadın Araştırmaları Dergisi’ni yayınlıyoruz.
Varoluşta eşitlik, sorumlulukta adalet ekseninde çeşitli projelere, ulusal ve uluslararası çapta faaliyetlere imza atıyoruz. Bu faaliyetlerimizden biri olan Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi’nin bu yıl sekizincisini “Kadın ve Mekân” temasıyla gerçekleştirdik.
Yaşadığımız salgın döneminde, mekânın kadın üzerindeki etkisi daha da görünür hale geldi. Önceki yıl düzenlediğimiz “Pandemi Sürecinde Kadın” temalı kongremizde, hepimizin hayatında yapısal değişiklikler getiren salgının, özellikle ülkemizde kadınlara verilen ev içi çoklu vazifelerinin, kendileri ve aileleri üzerindeki tesirini inceledik. Konuyu etraflıca ele almamız, bize kadın ve mekân konusunda daha derinlikli bir analiz ihtiyacını hissettirdi. Bu sebeple kongremizde bu yıl, kadının ürettiği mekânları ve mekânların ürettiği kadınları ele alarak, “mekân” kavramını kadın odaklı bir yaklaşımla tartışmaya açtık.
Kadının mekânsal çerçevede ele alınması, kadına dair algıların mekânla ilişkili olarak uğradığı değişimlere dikkat çekmek açısından önemlidir. Çünkü kadın mekân ilişkisi, kadının hem kişisel hem de toplumsal alanını kapsayan çok güçlü bir etkileşime dayanıyor. Bugün mekân algısı psikoloji, felsefe ve coğrafya gibi farklı disiplinler tarafından yeniden gözden geçiriliyor. Kadın algısının mekâna bağlı olarak uğradığı değişime dikkat çekiliyor. Örneğin savaşlar, mecburi göçler, salgın gibi kritik dönemler ilk olarak kadınları, çok farklı mekân sorunlarıyla yüzleştiriyor.
Kongre boyunca özel ve kamusal mekânlar, şehrin ve kırsalın ürettiği mekânlar, özgürleştiren ve hapseden mekânlar ve bunların kadına ilişkin taraflarını açığa çıkartmayı hedefledik. Dijital dünyadan sanat eserlerine, ibadet mekânlarından edebi metinlere, gündelik hayattan teorik tartışmalara kadar kadın-mekân ilişkisini tüm yönleriyle tartışmaya açtık.
Kongrede sunulan bildirilerin, duruma ilişkin sorunların tespiti ve çözüm önerileri açısından yol gösterici olacağına, ayrıca bundan sonraki akademik çalışmalara da kaynaklık edeceğine inanıyorum. Bu vesileyle kongremizin, kadın ve mekâna dair sosyal politikaların, strateji ve uygulamaların oluşmasına katkı sağlamasını arzu ediyorum.
VIII. Toplumsal Cinsiyet Adaleti Kongresi’nin eseri olan bu çalışmayı kamuoyuna takdim ediyoruz.
Doç. Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu
KADEM Yönetim Kurulu Başkanı