25 Mayıs 2016
Bir süredir Başbakanımız Binali Yıldırım’ın eşi Semiha Yıldırım’a yapılan aşağılık saldırıları takip ediyoruz. Bir kesime duyulan nefretin bir kadın üzerinden tatmin edilmesi bayağılığına ilk kez tanık olmamakla birlikte, psikolojik şiddet saldırılarının gittikçe arttığını gözlemliyoruz. Bu saldırılar, ana muhalefet liderinin rutin hale getirdiği cinsiyetçi küfürler, zengin iş adamlarının kadınlar hakkındaki görgüsüz ve kendini bilmez ithamları; siyasi kimliğe sahip kadınların bütün bu olanlara sessiz kalması, hatta destek vermesi ile de birleşince, kadınlar için Batı’nın “Ortaçağ” diye tanımladığı dönemden daha hazin bir ortam ortaya çıkmaktadır. Bu ahlaksız ortamın hiç kimseye bir faydası olmadığı gibi, farklı kesimler arası nefret iyice körüklenmektedir.
Siyasi ya da sosyal amaçlara ulaşmak uğruna kadınlara saldırmak, ne yazık ki hem kolay, hem de yaygındır. Kadının insan hakları konusunu hiç kaygı etmeden, sadece kolay yoldan amaçlarına ulaşmak isteyen şahıslar, hedefledikleri popülerliğe ulaşabilirler. Ancak şükürler olsun, kadınlara yapılan bu çirkin saldırılar toplum tarafından hoş karşılanmamaktadır. Toplumumuzun ahlaki ve manevi değerleri, aile kurumunu, kadın-erkek arasındaki eşitliği de içine alan adaleti ve hepsinden öte “edep” kavramını kutsamak üzerine kuruludur.
Popüler kültürün ya da jakoben geleneğin dayattığı beden-kimlik ilişkisini reddediyor, “zamanın ruhu”nun estetik ve kozmetik dayatmalarını kabul etmiyor, bu kalıplarla zihinleri esir edilmiş kişilerin yaptığı aşağılık saldırılara savaş açıyoruz. Medeniyetler prototip bedenler üzerinden değil; insani değerler, ahlak ve özgün bakış açıları üzerinden gelişip güçlenir.
Kadınlara çeşitli gerekçelerle saldıran ahlak yoksunu bu şahısların toplum tarafından gereken tepkiyi alacağına inanıyor, herkesi kadınların insan haklarını ve insanlık onurunu savunmaya davet ediyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.