KADEM Genel Başkanı Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz’ın Sabah Gazetesi Röportajı
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı şunları söyledi: “Erkek işsizse, eve yeteri kadar para gelmiyorsa akşam tencere kaynamıyorsa bu erkek de gelir hıncını karısından alır.” Bu sözlerini KADEM olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?
Devletin ve toplumun en tepesinden en alt düzeyine kadar sosyal bir gerçeklik olan kadına yönelik şiddetle mücadeleden herkesin haberi var. Şiddet sadece ülkemize mahsus bir olgu da değildir. BM’nin yapmış olduğu araştırmada dünya genelinde her 10 kadından 3’ü fiziksel şiddete maruz kalıyor. Hatırlarsanız 2015 yılında Cumhurbaşkanımız da eşiyle birlikte kamera karşısına geçip bu gerçeklikten bahsetmiş ve kadına şiddetin insanlığa ihanet olduğunu vurgulamıştı.Şu çok açıktır kişiddetin kimliği, rengi,sınıfı, ekonomisi yoktur. Ancak Kılıçdaroğlu’nun, yapmış olduğu açıklamalarda bu sosyal gerçeklikten ne kadar uzak olduğu görülmektedir.
Nitekim Nişantaşı, Ulus vb. sosyo-ekonomikseviyesi yüksek ve eğitim açısındangüçlü bölgelerde yaşayan, her hangi maddi bir sıkıntısı olmayan kişilerinde şiddete tevessül ettiğini görüyoruz.Bu durumda şiddeti sadece bir sınıfa özgüleyen Kılıçdaroğlu bu sosyal gerçekliği nasıl açıklayacak?
Kılıçdaroğlubu talihsiz açıklamasıyla net bir şekilde“eğer bir derdiniz varsa şiddete başvurmanızı anlayabiliriz” demiş oluyor. Topluma rol model olması beklenen şahsiyetlerin bu tür açıklamaları, kadına yönelik şiddetle mücadele eden bizim gibi sivil toplum örgütlerinin çabalarını sekteye uğratmaktadır. Kadına yönelik şiddeti meşrulaştıran bu ifadeleri teşvik edici olduğu kadar izansız ve samimiyetsiz buluyorum. Kaldı ki buKılıçdaroğlu’nun ilk vukuatı da değil. Şubat 2015’te işsiz olan eşin intikamını karısından alabileceğini, 2016’da kadından korkan birisine erkek denemeyeceğini, yine aynı yıl Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı hakkında birilerinin önüne yatmak tabirini kullanarak hiçbir ahlaki değer sisteminde karşılığı olmayan yakışıksız sözler sarf etmişti. Ve şimdi de işsiz olan erkeğin hıncını karısından alabileceğini söyleyerek ısrarla şiddeti meşrulaştırmaya devam ediyor. Bizim bir atasözümüz var bir adamın fikri neyse zikri de odur. Kılıçdaroğlu’nun bu söylemleri ile kadın ve şiddete ilişkin zihin yapısı açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla bu sözler sıradan, önemsenmeyecek bir gaf olarak nitelendirilemez. Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerinin toplumsal ayrışmayı körüklediğini, toplumsal barışı zedelediğini düşündüğümüz için 20 temsilciliğimizle beraber dün suç duyurusunda bulunduk.
Çok etkileyici kampanyalarınız var. CinsvarCinsvar, Sevdiklerinize hangi yüzle bakıyorsunuz gibi… Bu kampanyalardaki amacınız, hedefiniz nedir?
Kampanyaları kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir araç olarak görüyoruz. Nitekim haberleşme ve kitle iletişim araçlarının son derece yaygın olduğu bir dönemden geçiyoruz. Bizimde hedefimiz bu kampanyalar ile kadına yönelik şiddetle ilgili bir farkındalık oluşturmaktır. Şiddetin ne derece aşağılık ve kabul edilemez bir davranış olduğunu göstermektir. Nitekim bu sorun büyük ölçüdeşiddetin normalleşerek faili açısından hak görünüyor olmasındankaynaklanmaktadır. Bunu besleyen, kültürel kodlar ve medyanın dilidir. Yapılan araştırmalarda şiddet erkeklik, güç ve iktidar üzerinden tanımlanıyor. Biz de bu algıyı düzeltmek için erkeklik, güç ve iktidar gibi kavramların esasında şiddetle bir ilgisi olmadığını göstermeyi hedefliyoruz. Tabiki şiddeti besleyen sadece erkeklikalgısı değil. Bu yüzden tüm kampanyalarımızda herkese karşı her türlü şiddete sonmottosunu kullanıyoruz. Kadının erkeğe, annenin çocuğa, öğretmenin öğrenciye, velhasıl insanın insana yaptığı her türlü şiddeti lanetliyoruz.
Fakat her sene 25 Kasım’da, uluslararası kadına şiddetle mücadele günü olması sebebiyle şiddetin en yaygın şekline yani erkekten kadına yönelen şiddete vurgu yapmak, sivil toplumu ve kamuyu bu konuda duyarlı ve bilinçli olmaya çağırmak için kampanyanlar üretiyoruz. Bir yanlışı sık dile getirmek onu normalleştirir ve bunu istemeyiz. Fakat zaten yaygın ve normal birhal alan yanlışlarıaçıkça konuşup bilgi sahibi, dolayısıyla duyarlılık sahibi olmadan yok edemeyiz.
Son kampanyamız olan “cinsvarcinsvar”dada şiddet uygulayanların, hayvanlar kadar bile olmadığını söylüyoruz.İnsanlara hayvanlar âleminden örnekler vermek dinimizde, kültürümüzde, edebiyatımızda, sanatımızda ve birçok mecrada kullanılan bir yöntemdir. Şunu daçok açık bir şekilde ifade etmek isterim ki hedef kitlemiz sadece şiddet uygulayan erkeklerdir.
Bir kötülük biçimi olan şiddetin görünürlüğünün arttığı bu süreçte şiddetin doğurduğu fenalığı ortaya koyamadan çözüm bulmamız zor. Bizler manevi değerleri yüksek olan bir toplumuz. Ancak her insan insanı kâmil değildir. Biz bu kamu spotlarımızda Kuran’da esfel-isafilin (sefillerin en sefili), hatta “belhumadal” (hayvanlardan da aşağı)diye ifade edilen kesime sesleniyoruz. Ben azıcık izanı olanların bu ayrımı yapabileceğine inanıyorum.Olgun bir insanın eşini, çocuklarının gözü önünde kan revan içerisinde dövmesi mümkün mü? Böylesine bir kötülüğü alışkanlığı insanlığın neresine koyacağız? Geçtiğimiz günlerde gördüğümüz Antalya’da eşini pompalı tüfekle, çocuklarını zehirleyerek öldüren kişiyi insanlıkla nasıl bağdaştırabiliriz?Gazetelerin 3. Sayfalarında gerekçesi cinnet olarak sunulan bu haberleri nasıl izah edeceğiz? Kötünün yaptığı kötülükle yüzleşmesi gerek. Ayrıca, bir sivil toplum örgütü olarak ortak istişareler ve müzakereler bizim için son derece önemlidir. Dolayısıyla Kampanyalarımız birkaç kişinin görüşü ile değil, istatistikler, ortak istişareler, saha çalışmaları ve gözlemlerimize dayanarak hazırlanmaktadır.
Şiddet gören kadınların tavrı ne oluyor? Doğru tavır nasıl olmalı?
Şiddet bir insan hakkı ihlalidir. Bu yüzden şiddet karşısında asla sessiz kalınmamalıdır.Mağdurların çoğu, yaşadıkları olayla ilgili olarak korku, kızgınlık ve utanç gibi duyguları tecrübe etmenin yanında kendilerini savunmasız ve tedirgin hissediyor. Kendisini bu olaydan sorumlu tutabiliyor ve sessiz kalabiliyor. Oysaki şiddete maruz kalmak değil, maruz bırakmak utanılacak bir konudur.
Öncelikle kadınlarımız yasal haklarını çok iyi öğrenmeliler. Bizler Türkiye’nin her yerinde temsilciliklerimiz aracılığı ile kadınlarımıza ücretsiz ‘yasal haklar eğitimi’ veriyoruz. Türkiye’de hukuk sistemi ‘tecavüzcüsü ile evlendirilmek’, ‘kocandır döver’ anlayışından son 15 senede yapılan reformlar ve 6284 nolu kanunla birlikte kadınlar lehine çok olumlu bir noktaya evirildi. Bizler KADEM olarak şiddete karşı alınacak tüm caydırıcı tedbirlerin arkasındayız ve hukuki açıdan gelişmelerin iyi bir noktada olduğunu düşünüyoruz. Yasalarda ve uygulamalarda bazı yetersizlikler olmakla beraber şiddetle mücadelede en önemli adımın bireyleri ve toplumu bilinçlendirmek, insanları yasal haklarını aramaya teşvik etmek ve medyanın cinsiyetçi dilinden kurtulması olduğunu düşünüyorum. Şiddet insanlık dışı bir davranıştır ve kanunlarımızda cezası vardır.
Türkiye’de hangi tür şiddet daha çok yaygın. Siz ne tür vakalarla karşılaşıyorsunuz?
Şiddet dediğimiz zaman zihinlerde hemen fiziksel şiddet canlanıyor ama araştırma sonuçlarına baktığımız zaman psikolojik şiddet de toplumda azımsanmayacak derecede.KADEM olarak bizim şiddete bakışımız çok net: Herkese karşı her türlü şiddete hayır! Bu sebeple şiddetin her türü ile mücadele ediyoruz. Ancak ağırlıklı olarak fiziksel ve cinsel şiddet mağdurları ile karşılaşıyoruz. Hemen hemen her fiziksel ve/veya cinsel şiddet mağdurunun aynı zamanda psikolojik şiddete de maruz kalmış olduğunu görüyoruz.
Şiddete uğrayan kadın nerelere başvurabilir? Adım adım neler yapabilir?
Şiddete maruz kaldığında ihtiyacı var ise öncelikle bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Yok, ise şiddete maruz kaldığında veya şiddet tehlikesi altındayken güvenlik güçlerine, aile mahkemesine, cumhuriyet başsavcılığına, aile ve sosyal politikalar il müdürlüklerine, valilik ve kaymakamlıklara başvurabilir, ALO 183 hattından yardım alabilirler. Şiddet mağdurunun saydığım tüm mercilere ayrı ayrı müracaat etmesine gerek yok. Sadece birine müracaat etmesi halinde tüm bu kamu otoriteleri, koordinasyonlu olarak süreci yönetmeye başlayacak ve birbirlerini haberdar edeceklerdir. Örneğin mahkemelerin ve valiliklerin verebileceği destekler birbirinden ayrılmaktadır. Peki, nedir bu destek ve koruma mekanizmaları?
6284 sayılı Kanun kapsamında mahkeme tarafından, kişinin işyerinin ya da yerleşim yerinin değiştirilmesine karar verilebilir. Hayatî tehlike bulunması hâlinde, şiddet mağduru geçici koruma altına alınabilir. Şiddet uygulayan ya da uygulama ihtimali bulunan kişi için hâkim; korunan kişinin bulunduğu konut, okul ve işyerine yaklaşmamasına ya da şiddet tehdidi ve hakaret içerikli davranışlarda bulunmamasına, iletişim araçlarıyla rahatsız etmemesine yönelik karar verebilir. Silah veya benzeri araçlarını kolluk kuvvetlerine teslim etmesine, bir sağlık kuruluşunda muayene veya tedavisinin sağlanmasına yönelik tedbirlere hükmedebilir. Valilik ya da kaymakamlıklarca verilecek destekler ise mağdurun çalışma yaşamına katılımını desteklemek amacıyla çocukları için kreş imkânı, barınma ihtiyacı varsa kendisi ve çocukları için barınma imkânı sağlanabilir, gerek görülmesi halinde geçici süre maddi yardım verilebilir. Aile ve Sosyal politikalar bakanlığına bağlı konuk evlerinden yararlanabilir. Aynı zamanda maddi durumu yeterli değilse baroların adli yardım hizmetinden faydalanabilirler.
Peki, şiddete şahitlik edenler ne yapmalı?
Şiddet ev içi, mahrem bir mesele değildir. İki kişi arasında yaşanan şiddet başta çocuklar olmak üzere toplumun tamamını etkiliyor. Dolayısıyla toplumumuzun bu gününü de geleceğini de şekillendiriyor. Bunun farkında olarak şiddete tanıklık eden kişinin harekete geçmesi gerekiyor. Şiddetle mücadele sadece mağdurun mücadelesi değil aynı zamanda toplumsal bir mücadeleyi de gerekli kılıyor. Şiddet mağduru insanın bu süreçte yanında olmak ve ona yol gösterecek kişilerin olması, mücadelede cesaretlendirmesi hayati önem taşıyor. Çünkü kimi zaman, mağdur korku nedeni ile şiddete uğradığını saklıyor bu durumda yanında olan kişinin gerekli mercilere ulaşması hayat kurtarıyor. Tanıklık eden kişi bahsettiğim üzere aynı şekilde polise ihbarda bulunabilir ve ihbar eden kişi izin vermedikçe kimlik bilgileri faille paylaşılmaz.