Sayın Milletvekilleri, Büyükelçiler ve Değerli Konuklar;
Kadın 20’nin bir icra kurulu üyesi olarak bugün burada sizleri ağırlamaktan büyük mutluluk duyduğumuzu ifade etmek isterim. Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımız’a Kadın 20 grubunun çalışmalarına verdiği büyük destekten ötürü şükranlarımı sunarım.
Bu yıl ilk defa G-20 Türkiye dönem başkanlığında düzenlenen Kadın 20 Zirvesine ev sahipliği yapmaktan ülke olarak gurur duyuyoruz. Bu vesileyle bu süreci birlikte yürüttüğümüz tüm ortaklarımıza, sponsorlara ve Kadın 20 üye ülkelerinden gelen tüm değerli konuklara da teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.
Sözlerime başlamadan önce, geçtiğimiz günlerde Ankara’da gerçekleşen bombalı saldırıyı şiddetle kınıyor ve saldırıda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine ve tüm Türkiye’ye baş sağlığı diliyorum.
Değerli konuklar,
Dünya son zamanlarda ekonominin yeniden canlandırılması ve dolayısıyla toplumsal ilerlemenin sağlanmasında, kadının sahip olduğu kritik önemin farkına vardı. Günümüz dünyasında daha fazla insanın küresel ekonomiyle bağının kurulması, sürdürülebilir kalkınma için merkezi bir öneme sahip. Şüphesiz ki kadının katılımı olmadan sürdürülebilir bir büyüme de mümkün olmayacaktır. Bu bağlamda diyebiliriz ki, dünya nüfusunun yarısı olan ve küresel ekonomi için kilit bir rol oynayan kadınlar görmezden gelinemez.
Kadınların sosyo-ekonomik hayata katılımlarının önündeki engelleri aşmak için toplumsal cinsiyet içeren yaklaşımların kullanılması yönündeki çabaların farkındayız. Kadın 20 de, bu bağlamda kadını güçlendirecek sosyal ve politik stratejileri geliştirmek amacıyla, ulusal ve uluslararası kadın STK’ları ve düşünce kuruluşlarını bir araya getiren küresel oluşumlardan biridir. Kadın 20, dünya ekonomisinin gelişmesi ve özellikle kadın haklarına katkı sağlaması hedefiyle çeşitli öncelikli politika alanları belirledi. Bu politika alanları; sosyal hayatı ve refahı korumak amacıyla ailenin korunması ve sürdürülebilirliğini sağlayacak iş-yaşam dengesine destek politikalarını da içeriyor. Küreselleşen dünyada kadınların profesyonel ve sosyal hayata etkin katılımını, aile bağlarını da koruyacak şekilde ancak kadın ve erkek arasında sağlanacak adil ve hakkaniyetli bir toplumsal cinsiyet rol paylaşımı mümkün kılacaktır. Tüm bunlar kadınların durumlarını iyileştirecek ve hayatlarını kolaylaştıracak iyi uygulanmış sosyal politikalarla mümkün olacaktır. Bu politikaları uygulamak ve insan hakları demokratik standartlar koymak ise yasal düzenlemelerden fazlasını gerektirir. Bu noktada sivil toplumun üzerine düşen sorumluluğun oldukça fazla olduğunu hatırlatmak gerekir.
Değerli konuklar,
Kadın meselesi ve bu meseleye yönelik çözüm stratejilerinin, farklı toplumlardaki kadınların özel ihtiyaçlarına göre, bölgeden bölgeye farklılık gösterdiğini ifade etmem gerekiyor. Her milletin kendine özgü kadın politikaları var, fakat kadının yerel alanda temsiliyeti ve güçlendirilmesi de, kadının statüsünün küresel olarak tanınması konusunda farkındalık yaratması açısından oldukça önemlidir. Bu nedenle, kadını modern ve tektipçi bir yaklaşımla ele almak yerine kadınları bölgesel, yerel, kültürel ve etnik farklılıklarıyla kabul etmemiz gerekiyor. Bu bağlamda önceliğimiz kadınları hayatın her alanında korumak ve güçlendirmek olmalıdır. Günümüz dünyasında eğer daha adil ve yaşanabilir bir dünya istiyorsak politikadan iş hayatına, eğitimden istihdama hayatın her alanında daha fazla kadına ihtiyacımız olduğunu unutmamamız gerekiyor. Kadın hakları konusundaki sorumluluklarımızın farkında olmak ve önümüze çıkan engellerin üstesinden gelebilmek için stratejiler üretmek zorundayız.
Bir yandan ise kadınların karşı karşıya olduğu en acil ve hayati sorunlar gözlerimizin önünde yaşanıyor. Küresel olarak kadınlar savaştan kaçmak için zorunlu göç, orantısız şiddet ve güvensizlik gibi daha acil ve hayati problemlerle karşı karşıyalar. Maalesef, kadınlar ve çocuklar bu süreçte en büyük zararı görüyor ve kendi hayatları ve refahları için ciddi tehditlerle karşı karşıya kalıyorlar. Mülteci statüsünü elde etmek için uğraşan kadınlar çeşitli zorluklarla yüzleşiyorlar. Bildiğiniz gibi Türkiye olarak biz Suriye’deki savaştan kaçan yaklaşık iki milyon Suriye’liye ev sahipliği yapıyoruz. Bu noktada, küresel olarak G-20 ülkelerinin de katkılarıyla bizim öncelikli olarak düşünmemiz gereken, kadınların güvenli bir şekilde yaşamaları için daha uygun koşulların oluşturulması ve bu yönde güvenlik politikalarının geliştirilmesi olmalıdır.
Günümüzde, kadın meselesi dendiğinde akla gelen ilk ve en büyük sorun mülteci sorunlarıdır. Suriyeli kadın ve çocuk mülteciler uzun zamandır aileleriyle birlikte hayatta kalma mücadelesi veriyor. Bu noktada mültecilerin bu acil durumlarını düşünerek hep birlikte elimizi taşın altına koymalı, onlara karşı olan sorumluluklarımızı paylaşmalıyız. Buradan tüm dünyaya bir çağrı yapmak istiyorum: G20 ülkeleri, dünyanın en güçlü ülkeleri, lütfen bu büyük sorunu, mülteci meselesini gündeminize alın. Bu, dünya kadınlarının sizden en acil beklentisidir.
Kıymetli Konuklar,
Kadının ekonomik gelişmesine katkıda bulunmak, sürdürülebilir bir büyümenin sağlanmasında merkezi bir rol oynamaktadır. Bu bağlamda Kadın 20 ise özellikle kadınların ekonomiye katılımlarını artırmak ve sosyo-ekonomik durumlarını iyileştirmek üzere çalışan etkin bir uluslararası platform olacaktır. İnanıyorum ki bu zirve boyunca ve sonrasında gerçekleştirilecek faydalı ve yapıcı tartışmalar; güncel müzakereler ve gelecek planları için değerli katkılar sağlayacaktır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Teşekkürler.