Nüfus Hizmetleri Kanununda Yapılacak Yasa Tasarısına İlişkin Kamuoyuna Duyurumuzdur
Kadınların sosyal ve siyasal hayata katılım ve haklarının korunması, genişletilmesi konularında çalışan bir sivil toplum kuruluşu olarak, kadınların hak ve özgürlüklerinin pozitif hukuk kuralları ile kayıt altına alınmasının ve korunmasının mutlak gerekli olduğu; kamu gücünün tanımadığı, ihlalini yaptırım altına almadığı hiçbir hakkın, layık olduğu biçimde kullanılamadığı tecrübelerimizle sabittir.
Bu kapsamda, 5490 Sayılı Kanunun 22. Maddesinin 2. Fıkrasında düzenlenen evlendirme memurları arasına (hâlihazırda, il ve ilçelerde Belediye Başkanları, köylerde muhtarlar yetkili olup Bakanlıkça yetkilendirildikleri takdirde il nüfus ve vatandaşlık müdürlükleri, nüfus müdürlükleri ve dış temsilcilikler de evlendirmeye yetkilidir) il ve ilçe müftülüklerinin de dâhil edilmesini, Medeni Kanunumuz uyarınca yapılan evlenme akdinin yaygınlaşması, kadınların evlilikten doğan haklarına sahip olmaları bakımından yerinde bir düzenleme olarak görüyoruz.
İşbu düzenlemenin, kimi kesimlerce resmi nikâh akdini ortadan kaldıran, dini nikâhı yeterli gören bir anlayışın yansıması olarak ileri sürülmesini şaşkınlıkla karşıladığımızı ifade etmek isteriz. Önerilen değişikliğin bilakis Medeni Kanun uyarınca gerçekleşecek evlilik akdinin yaygınlaşmasına ve kolaylaşmasına neden olacağı gerçeğinin dikkatlerden kaçırılmasını iyi niyetli bulmuyoruz.
Şunu önemle vurgulamak isteriz ki, Yasa tasarısında önerilen değişiklik, evlenme şartlarını, evlendirme memurlarının hak ve vecibelerini kısmen ya da tamamen hiçbir şekilde ortadan kaldırmamakta; bilakis, aynı yükümlülüklerle evlendirme memurlarında seçenekleri çoğaltmaktadır. Bu çerçevede, bu yetkiyi istismar eden diğer yetkililerin olduğu gibi il ve ilçe müftülüklerinin de yasalara aykırı davranmaları halinde cezai yaptırımlarla karşılaşacakları açıktır.
Gelişmiş Batı ülkelerinin hemen tamamında, evlilik akdinin yaygınlaşması amacıyla kilise, havra vb. dini merasimlerle yapılan evliliklerin resmi olarak tanındığı bir vakıa ve hakikattir. Ülkemizde ise dini nikahı dini bir vecibe olarak telakki edip evlilik akdi için yeterli gören kadınların bazılarının maalesef gerçek hayatta bu samimiyetlerinin istismar edildiği örneklerle de karşılaşmaktayız. Resmi nikah akdinin yaygınlaşmasını özellikle bu tür istismarların da önüne geçmesi bakımından önemsiyoruz. İl ve ilçe müftülüklerine evlendirme yetkisinin tanınmasını özellikle dini nikâhı yeterli gören yurttaşlarımızın medeni nikâh akdini gerçekleştirmelerine olumlu etkisi olacağı beklentisi ile de yerinde bir uygulama olarak görüyoruz. Hal böyle iken, Yasa Tasarısının Anayasamızda teminat altına alınan laiklik ilkesini ihlal ettiği iddiası da geçersiz ve yanlıştır.
Uygulamanın sıhhati bakımından, il ve ilçe müftülüklerine tanınan evlendirme yetkisinin belli bir düzen ve disiplin içinde yürümesi, olası dağınıklıkların önüne geçilmesi için, müftülükler nezdinde evlendirme memurlarının somut olarak tayinini bu noktada bir öneri olarak paylaşmak isteriz.
Yine 5490 Sayılı Kanunun 15. maddesinde yapılan değişiklikle, yeni doğumların nüfus idarelerine bildirimi yükümlülüğünün aile tarafından yapılmasına ek olarak doğumun gerçekleştiği sağlık kuruluşlarınca da yapılması, gerçekleşen doğumların nüfus idarelerine bildiriminde oluşacak ihmallerin önüne geçeceği inancındayız.
15. madde 4. fıkrada öngörülen değişiklikle, sağlık kuruluşları dışında gerçekleşen doğumlarda sözlü beyanla doğumun bildirilmesi halinde, aile hekimleri tarafından yapılacak araştırmalarla teyidi, olası istismar ve nesep bağını kopartacak sözlü bildirimlerin önüne geçmek bakımından da önemlidir.
Özellikle kadının insan haklarının gelişmesi ve yaygınlaşması için her türlü yasama faaliyetini takip edeceğimizi ve bu hususlardaki görüş, öneri, eleştiri ve değerlendirmelerimizi paylaşmaya devam edeceğimizi bu vesile ile bir kez daha kamuoyuna saygı ile duyururuz.