Sivil Toplum Kuruluşlarında Kapasite Geliştirme Eğitimi Kapanış Programı Doç. Dr. Sare Aydın Yılmaz konuşma metni
25 Mayıs 2017, İstanbul
Kıymetli misafirler,
Öncelikle hepiniz Sivil Toplum Kuruluşlarında Kapasite Geliştirme Eğitimi Kapanış Programı’na hoş geldiniz diyor, hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Yürütücülüğünü KADEM’ in yaptığı bu güzel projede desteklerini esirgemeyen “İçişleri Bakanlığı Dernekler Daire Başkanlığı” na ve proje kapsamında emeği geçen herkese ayrıca teşekkür etmek istiyorum.
Biliyorsunuz ki “Sivil Toplum Kuruluşlarında Kapasite Geliştirme Projesi”; İstanbul’da kadın odaklı çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşlarının fon kaynakları, proje hazırlama, uygulama ve lobicilik konularında eğitimler verip niteliklerini artırarak sivil toplum kuruluşlarının kapasitelerini geliştirmek amacıyla uygulandı.
Kıymetli misafirler,
Artık yepyeni bir çağda yaşıyoruz. Bilgiye ulaşmak herkes için çok kolay. Önemli olan, bilgiyi, yeni bakış açıları ile kullanabilmek, hayata artı değer olarak kazandırabilmektir. İşte bu maksatla eğitimlerde tüm STK temsilcilerinin bir proje fikri geliştirip olgunlaştırıp uygulanabilir hale getirebilmesi sağlandı. Çünkü biliyoruz ki donanımlı, lider girişimci kadınlar, içinde bulundukları toplumu ve hatta tüm dünyayı dönüştürüp güçlendireceklerdir.
Kendini tanımlamayan, tanımlanmaya mahkûmdur. Bu nedenle Müslüman kadının kendi gücünü, kendi iradesini ortaya koyması gerekir.
Bizler sürdürülebilir hedeflerle beraber kadının toplumdaki rolünü güçlendirmek için çalışıyoruz ve bu yolda çalışmaya da devam edeceğiz. Mevlana Hazretleri buyuruyor ki, ‘Daima hizmet ve gayret içinde ol! Çünkü hayatın gerçek lezzeti, hiç bezginliği olmayan bir yorgunluktadır‘. Bizim de daha yapacak çok işimiz var. Medyada, akademide, bürokraside, siyasette, sanatta, iş dünyasında kadın etkinliğini artırmak durumundayız. Nasıl ki bir kuşun tek kanatla uçması mümkün değilse, kadının geri plana itildiği bir toplumun kalkınması da mümkün değildir. Zira bir toplumun temel gelişmişlik göstergesi, her bireyin zihinsel faaliyetleri ve yeteneklerini kullanmalarına fırsat verilmesidir.
Kıymetli misafirler,
Siyasi irade, hükumet, sivil toplum kuruluşları ve iş dünyasının da destekleriyle son yıllarda toplumsal hayatta kadın varlığı ciddi bir artış göstermiş, bu konudaki farkındalık düzeyi önemli sayılabilecek bir ölçüde artmıştır. Yasal olarak da kadınlar lehine çok önemli adımlar atılmış, kadın problemlerine çözümler getirilmeye çalışılmıştır. Şu an gelinen nokta elbette ki yeterli değildir. İnanıyorum ki bundan sonra da kadınların hayatını kolaylaştıracak adımlar atılmaya devam edecek ve kadının toplumda hak ettiği yeri almasına imkan sağlanacaktır. Böylece kadınların siyasi, sosyal ve ekonomik hayata, bilim ve sanat faaliyetlerine aktif bir şekilde katılmalarında yalnızca niceliksel değil aynı zamanda niteliksel bir artış da mümkün olacaktır.
Kıymetli Misafirler,
Kadınlar olarak, kendi değerimizin farkına varmamız, kapasitemizi üst düzeye çıkarmamız gerekiyor. Kadınlar, kendilerine imkân ve fırsat sunulduğunda dünyayı dönüştürme gücüne sahiptir çünkü kadının olduğu her yerde sadece ekonomik ve sosyal kalkınma değil, merhamet, barış ve adalet, demokrasi ve özgürlük de vardır. Ancak, bir noktayı da özellikle vurgulamak istiyorum: Küreselleşen dünyada kadınların profesyonel ve sosyal hayata etkin katılımını, aile bağlarını da koruyacak şekilde ancak kadın ve erkek arasında sağlanacak adil ve hakkaniyetli bir toplumsal cinsiyet rol paylaşımı mümkün kılacaktır. Toplumsal cinsiyet adaletini sağlamak için ise öncelikle öz değerlerimizi bilmemiz gerekiyor. Geçmişini, tarihini, değerlerini ötekileştiren, görmezden gelen, reddeden bir zihniyet ne kalkınmadan ne de ilerlemeden yana olabilir.
Anadolu kadınlarının, gerektiğinde düşmanlara karşı vatan savunmasında eşlerinin yanında mücadele etmesi ve gerektiğinde de kültürde, sanatta, edebiyatta, sosyal ve ekonomik alanlarda kalkınıp gelişmesini sağlamak için teşkilatlanan Bacıyan-ı Rum kültürünün mirasçıları olarak, günümüzde sosyal dengesizliğin giderilmesi ve kadınların ekonomiye katılım payının dengeleyici bir unsur olacağından hareketle toplumsal ve iktisadi planlamada bazı şeyleri değiştirmeye başlamamız gerektiği açıktır. Değişimler, öncelikle zihinlerde başlar. Peşinden araştırmalar, tartışmalar, fikir alışverişleri, akademik çalışmalar ve uygulamalar gelir. Bu projenin de vesilesiyle bundan sonra, böyle bir değişimi başlatacak zihin açıklığını ve hayırlara vesile olacak uygulamalar getirmesini temenni ediyorum.
Doç. Dr. E. Sare Aydın Yılmaz