Özgecan Aslan davasının ilk duruşması bugün Tarsus Adliyesi’nde başladı. Özgecan’ın katillerini protesto etmek isteyen STK üyeleri adliyenin önünde yer alırken, Kurucu Başkanımız Sare Aydın ve dernek üyelerimiz bazı gruplarca tartaklandı, saldırıya uğradı. Basın açıklaması yapmamız engellendi.
Kadın ve Demokrasi Derneği olarak kadın meselesini kendi hakimiyetlerine almak isteyen ve farklı söylemlere tahammül edemeyen bu STK ve gruplarıbu saldıran tutumlarını kınıyor, maruz kaldığımız bu agresif muamelelere rağmen mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha deklare ediyoruz.
İşte engellenen BASIN AÇIKLAMAMIZ:
“Değerli Basın Mensubu Arkadaşlar;
Kadın ve Demokrasi Derneği olarak bugün burada merhum Özgecan Aslan’ın katil zanlılarının yargılanmasını takip için bulunuyoruz. Bu davayı başından sonuna dek ciddiyetle takip edeceğimizin; sevgili Özgecan’ın ailesine elimizden gelen manevi desteği sağlamaya çalıştığımızın ve çalışacağımızın bilinmesini isteriz.
Biz yeryüzünde herhangi bir masum insanın öldürülmesini bütün insanlığa yönelmiş bir tehdit olarak gören bir kültür koduna sahibiz… Hal böyle iken yaşadığımız ülkede, şehirde, çevremizde tanık olduğumuz kayıplar, kuşkusuz daha da can yakıcı bizim için. Evrensel insan hakları bakışından devamla, kadına yönelik şiddet ve öldürme eylemleri, taşıdığı doğrudan ve dolaylı alt anlamlar itibariyle çok daha ürkütücü ve yıkıcı bir içerik taşıyor. Zira kadına yönelik şiddet, Eşref-i Mahlukat olarak yaratılmış ve hayatı kurma yetisine sahip iki cinsten birinin diğerini yok etme, etkisizleştirme, psikolojik olarak çökertme ve benzeri sonuçları bakımından tüm insanlığı hedef almaktadır. Bu yönüyle, kadına yönelik suçları insanlığa karşı işlenmiş suçlar saymak hiç de abartı olmayacaktır.
Biz, KADIN VE DEMOKRASİ DERNEĞİ olarak, kadına yönelik şiddeti sadece cinsiyetçi bir yaklaşımla tel’in etmiyoruz; bilakis, hayatı kuran en temel varlık kadınlar olarak, büyük insanlık ailesini korumanın bir yolu, bir parçası olarak görüyor ve meseleye böyle sahip çıkıyoruz. Kadına yönelik şiddet, toplumsal ortak bir sorunumuz olduğu için de tüm vatandaşlarımızdan bu sorunun çözümünde katkıda bulunmalarını talep ediyoruz. Kadın-erkek, genç-yaşlı bu toplumun fertleri olarak hepimizin sahip çıkması gereken bir sorun duruyor önümüzde… Öyle olduğu için bugün bize destek vermek üzere hazır bulunan pek çok beyefendinin de aramızda olduğunu görüyorsunuz… Zira onlar, öncelikle bir annenin evladı, sonra bir hanımın eşi ve en sonunda da belki birer kız çocuğu sahibi babalar olarak, ama hepsinden önemlisi sağlıklı ve huzurlu bir toplumda yaşamak isteyen bireyler olarak bizimle bugün burada bu duyarlılığı paylaşıyorlar.
Kadına yönelik şiddete karşı ortak toplumsal tepki oluşturmanın ne denli önemli olduğunu her fırsatta ifade ettik. Yine, şiddet eylemlerinin faillerinin yargılanması, hak ettikleri biçimde cezalandırılmaları, yargılama süreçlerinin mağdurlar bakımından bir külfete ve adeta ayrı bir cezaya dönüşmemesi kısacası doğru, adil ve etkin bir yargılamanın olması gerektiği hususundaki beklenti ve görüşlerimizi de her fırsatta paylaştık.
KADEM olarak kadına yönelik şiddet eylemlerine yönelik, öncelikle şiddet önlemlerini önleyici; eylemin gerçekleşmesi halinde ise adaletin tesisi hususunda değerlendirme ve teklif çalışmaları yaptık. Toplumsal değer yargılarından yargı sistemine kadar ilgili her alanda değerlendirme amaçlı çalışmalar yaptık.
Bu çalışmalarımızın sonucu olarak; kadınların minibüste, sokakta, sosyal hayatta ve özel hayatlarında korkusuzca bulunmaları, kendilerini güvende hissetmeleri ortak sorumluluğumuzdur.
Buna binaen bir an önce,
1- Katiller hak ettikleri cezayı almalıdır. Katillere uygulanan indirimler son bulmalıdır, caydırıcı ceza verilmelidir.
2- Ceza Kanunu revize edilerek, kadına yönelik şiddet suçların nitelikli hali olarak sayılmalı ve en ağır ceza ile müeyyideye bağlanmalıdır.
3- Kadınlara yönelik şiddete ilişkin özel ceza infaz sistemi getirilmelidir. Suçlulara ilişkin denetimli serbestlik ve seçenek yaptırımlar engellenmelidir, cezaların etkin infazı sağlanmalıdır.
4- Kadınlara yönelik şiddete ilişkin mahkemelerin şok edici yetersizliklerinin önüne geçmek için adli mekanizma yeniden yapılandırılmalıdır. Bu suçlara ilişkin ihtisaslaşmış ‘ şiddet mahkemeleri’ kurulmalıdır.
Merhum Özgecan Aslan cinayeti, kadına yönelik şiddete karşı toplumsal duyarlılığın en üst düzeyde ifade edildiği bir örnek olarak karşımızda durmaktadır. Bu noktada, sevgili Özgecan’ın ailesinin vakur ve dikkatli, sabırlı ve hakkını arayan tavrının da özel bir takdiri hak ettiğini ifade etmeliyiz. Şimdi artık yetki ve görev yargıdadır. Gerek Özgecan’ın ailesinin ve gerekse toplumsal adalet duygusunun tesisi için, faillerin, hukukun sınırları içinde en kısa sürede hak ettikleri biçimde cezalandırılmalarını beklemekteyiz.
Bu vesileyle, şiddet mağduru olarak hayatını kaybeden kadınlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet diliyor; kadına yönelik şiddete karşı mücadele eden istisnasız tüm STK’larımıza, kurum ve kuruluşlarımıza, kişisel çaba gösteren vatandaşlarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyoruz.
KADEM olarak şiddetin önlenmesi ve toplumsal iyileşme çalışmalarında emek veren herkesle dayanışma içinde olacağımızı bir kez daha ifade etmek isteriz.
Saygılarımızla…”
KADIN ve DEMOKRASİ DERNEĞİ